Bağımsızlık, bir milletin veya bir devletin, kendi vatandaşları veya nüfusu tarafından özgürce yönetilebilmesidir. Yani egemenlik haklarının başkasının elinde olmamasıdır.

Sonraları felsefi bir boyut kazandırılan özgürlük ve hürriyet kavramları da İslam coğrafyasına bağımsızlık anlamında girmiş ve kabul görmüştür. Ancak Allah'a kulluk yerine mutlak manada özgür olmayı ifade eden anlamıyla bu kelimeler İslam ülkelerinde alerji uyandırmıştır.

İslam açısından biri farz diğeri haram olmak üzere iki türlü bağımsızlık söz konusudur. Farz olan bağımsızlık Müslüman ülkelerin İslam dışı amentülerin hakim olduğu devlet kurum ve kuruluşlardan bağımsız olması ve bilfiil bağımsız hareket etmesidir. Güncel bir ifadeyle İslam ülkelerinin, B.M. ve beş daimi ülke, IMF ve benzeri güçlerin hegemonyasından uzak, bağısız bir iç ve dış siyasete sahip olması farzdır. Her İslam ülkesi, devlet olsun kurum veya kuruluş olsun hiçbir dış gücün etkisinde kalarak iç ve dış siyasetine yön vermesi caiz değildir. Nitekim her İslam ülkesinin iç ve dış siyasetini İslam'ın gölgesinde şekillendirmek durumundadır. Bu da içerde Allah'ın hükümlerini uygulamak ve dışarıda i'lai kelimetüllah ekseninde bir siyaset yürütmek olarak ifadesini bulur. Bu sayede İslam ülkesi siyasi, kültürel ve ekonomik olarak tam bağımsız bir ülke olur.

Haram olan bağımsızlık ise İslam ülkelerinin birbirinden bağımsız olmasıdır. Zira Kur'an ve sünnet nassları İslam ülkelerinin tek bir siyasi güç tarafından yönetilmesini amirdir. Bir İslam ülkesinin siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel olarak diğer bir İslam ülkesinden bağımsız olması İslam'a uygun değildir. 'Ayette Allah müminleri överken 'siz insanlara çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz'(Âl-i İmran: 110) diye buyurmaktadır. Başka bir ayette:' Ve hepiniz, Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki ni'metini hatırlayın; siz birbirinize düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O'nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz. (Al-i İmran:103) diye buyurulmaktadır.

Resul (s.a.v.)'de '…Müslümanlar diğer insanlardan ayrı olarak tek bir Ümmet'tir. Barışları da tektir, savaşları da tektir…' diye buyurmuştur.

İslam coğrafyasının içine düştüğü mevcut bölünmüşlüğüne ve perişanlığına bu nassalrdan başka çare olabilecek bir reçete vatmıdır?

Cumhurbaşkanı'nın Aynel Arap bağlamında ABD, BM ve Avrupa ile giriştiği restleşme provalarının Müslüman halklarda özgüven çıtasını yükselttiği muhakkak. Ancak unutulmamalıdır ki düşünce bazında restleşmeye gidilmeden duygusal veya kısmi ve geçici politik restleşmelerden bir şey elde edilemez.

İslam coğrafyasının sair ülkelerinden bağımsız, temel bir düşünceden yoksun, 2023 ve 2071 hedeflerine gerçekçi bakılamaz. Tam bağımsız bir İslam coğrafyası için İslami köklere dönmenin gerekliliği muhakkaktır.