Bilindiği gibi Kurban'ın tarihi İslamiyet'te Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i kurban etme teşebbüsü ile başlar. Olay İbn İshak'ın rivayetine göre şöyle meydana gelmiştir: "İsmail koşup oynayacak çağa geldiğinde Hz. İbrahim onu kurban etme emrini alır; Mekke'ye giderek İsmail'e birlikte odun kesmeye gideceklerini, iple bıçak almasını söyler. Şeytan, İbrahim'in önüne çıkarak kendisini bu işten vazgeçirmeye çalışır. Daha sonra İsmail'i, ardından da Hacer'i kandırmak ister, fakat başarılı olamaz. Sebir dağına vardıklarında İbrahim oğluna gerçeği açıklar. İsmail ise babasına yüklendiği görevi yerine getirmesini, endişe etmemesini, sabredeceğini, ancak yine de kendisini sıkı bağlamasını ve yüzükoyun yatırmasını söyler; fakat bıçak kesmeyince İsmail'in yerine bir koç gönderilir" .

Tevrat'a göre kurbanlık evlat İshak iken, Kuran'da isim geçmemekle beraber çoğunlukla İsmail olduğu kabul edilir. (Örneğin Elmalılı tefsirinde Allah'ın Hz. İbrahim'e yumuşak huylu bir oğul müjdelediği ifade edilir. Bu oğul İsmail'dir.)  Hz. Peygamber'den rivayet edilen "Ben iki kurbanlığın oğluyum" hadisinden (babası Abdullah ile birlikte) Hz. İbrahim'in oğullarından İsmail'in kurban edilmek üzere götürüldüğü anlaşılmaktadır

Oğlunu kurban etmek üzere sınanan Hz. İbrahim'den başka peygamber yoktur. Böyle büyük bir imtihana tabi tutulmasında belki de kendisinin bir payı vardır. Hani Allahtan ölüleri nasıl dirilteceğini sormuş Yüce Allah'ta inanıp inanmadığını sorduğunda "evet inanıyorum ancak kalbimin mutmain olması için istiyorum demesi üzerine Allah isteğini yerine getirmişti." (Bakara/260) Hiçbir peygamberin Allah'tan böyle bir talebi olmamıştı. O, Allah'ı denemişti, Allah da onu denedi.

Neden eşi değil de oğlunu kurban etmesi istenmiştir? diye aklımda deli sorular. Bunun cevabı tek başına sevgi olamaz pekala insan eşini evladından fazla sevebilir. Ancak evlat babanın ve ananın bir parçasıdır. Evlat hem ana ve babanın seneler süren emeklerini kendi nefsinde toplamak suretiyle onların ömürlerinden bir parça haline gelmiştir ve hem de onların ölümlerinden sonra onların varlıklarını sürdürecektir. Bundan dolayı evlatlarını kurban etmeye razı olmaları demek bir bakıma kendilerini, kendi öz-varlıklarını fedaya razı olmaları demektir.

Hristiyanlıkta ise Hz. İsa'nın bizatihi kendisinin kurban olduğu, "tanrı kuzusu" olarak kendisinin tüm insanlığın günahına kefaret olmak üzere kurban edildiği inancı hâkimdir.

Kurban bayramı, esasında kurban kesmeyi kutlamak için değildir, bayram olduğu için kurban kesilmektedir. Başka bir deyişle kurban için bayram edilmiyor, bayram için kurban kesiliyor. Bu bayramda asıl olan Hac'dır. Ramazan bayramında fitre verilerek fakirlere yardım edilirken bu bayramda et dağıtılarak yardım devam ettirilmektedir. 

Peygamberin bazen etin hepsinin, bazen üçte birinin saklanabileceğini bazen üç günden fazla etin evde kalamayacağını söylerken aksini de söyleyerek günün koşullarına göre durumun değişebileceğine işaret etmiştir. Kurban eti Müslüman olsun olmasın herkese dağıtılabilir. Böylelikle sosyal barışın korunmasına da yardımcı olur. 

İslâm'da kurbanın Allah'a yaklaşmak için kesilebileceği, kesen kişinin sadece takvasının Allah'a ulaşacağı bildirilerek kesilen hayvanın kanının ve etinin Allah katında bir değerinin olmadığı ifade edilmektedir. Hz. Peygamber'in kızı Hz. Fâtımâ'ya "Kalk, kurbanının yanına git ve onu izle. Onun akıtılan ilk damlasıyla, işlediğin günahların affedilecektir." Dediği aktarılır.

Günümüzde bazı yazarlar ve hayvan hakları savunucuları kurban ibadetini hayvan hakları bakımından eleştirmekte, İslâm'da kan akıtma şeklinde böyle bir ibadetin olmadığını ileri sürmektedirler. "Toplu hayvan katliamı" olarak nitelendirenler bile olmuştur. Hz.İbrahim olsalar kendilerine inen koçu gidip pazarda satacak kadar bozulmuş bazı kimseler neredeyse kurbanı yasaklayacak bir peygamber beklentisi içerisine girmişlerdir.

 Koyun, keçi gibi hayvanların insan eliyle evcilleştirilmediklerini yani yabani ve doğal hayatın bir parçası olduklarını farz edelim. Bu takdirde de doğal hayatta mevcut besin zincirinin bir halkası olacaklar, diğer hayvanlar tarafından zaten öldürüleceklerdir. Bu halde insan eliyle sürdürülen yaşamlarındaki gibi belki de bir yaşını dahi göremeyeceklerdir.

Kurban bayramı esnasında bir anda yüksek sayıda hayvan kesilmesi, öyle görülmesine rağmen, aslında normal bir sayıdır. Şöyle ki, geçen yıl son anda yurtdışı kurbanı kestirince eşim dağıtacak et olmadığı gibi yemeye de et yok dedi ve beni koydu yola. Kasaba gittiğimde "abi kurban haftasında kesim olmadığından bizde et olmaz" dedi ve beni eli boş gönderdi. Bayram esnasında yüksek orandaki sayı, bayramın dört gününe ve sonraki bir haftaya yayılınca normal sayıya düşer; yani normal günlerde tüketilen ortalama hayvan sayısı kadar olur. 

Hiç bir surette hayvanların kesilmemesi demek hayvan nüfusunun orantısızca artması demektir. Bu durum yine hayvan popülasyonunu kontrol etmek için tedbir almayı gerektirecektir. Nitekim Avustralya'da kanguru nüfusunu kontrol altına almak için hayvan hakları hareketlerinin karşı çıkmalarına rağmen, hükümet tarafından milyonlarca kanguru katledilmiştir. Bugün kurban gibi bir törenle kesilmediği halde insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen istek ve tutkuları sebebiyle birçok hayvan türünün nesli insan eliyle kurutulmuş ya da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. Sofralara konan ama kesildiklerinden haberdar olunmadan tüketilen besinin bir canlıya, bir hayvana ait olduğunu kurban bayramında tekrar öğrenmemiz açısından kurban, merhamet duygusunu insanlara hatırlatır. Kasaptan alındığında sanki peynirden bir dilim ister gibi istenir çünkü karşınızda gözleriyle size bakarak meleyen bir kuzu yoktur.

Bir bayram sabahı Melisanın dayısı ile kurban kesimi için sıra beklerken birisinin koyunu çok öpmesi dikkatimi çekti. Amca kaça aldın diye sorduğumda bana dönüp "sevdim aldım yeğen" dedi. Devamında "ben pazara gider bir koyunu sevdiğimde pazarlıksız satın alırım. Benim bildiğim insan sevdiğini Allah'a kurban etmelidir." Bense kredi kartına taksit yapan yer var mı? Diye bakındığımı hatırlayınca başımı sessizce öne eğdim. 

Son sözü Fuzuli söyler, "Yılda bir kurban keserler halk-ı alem ıyd için / Dembe-dem  saat-be-saat ben senin kurbanınam" (İnsanlar, bayramda, ibadet etmek maksadıyla yılda bir kez kurban kesiyor. Oysa ben her an ve her saat senin için kurban olmaya hazırım)