O bana bakıyor, ben de ona bakıyorum
Bir şeyler anlatıyor fakat anlamıyorum
Gözler konuşuyor, tek yaptığımız bakışma
Karşılık yok. Dese de: "Cevap ver akışıma!"
Lehçesi başka, şîvesi başka, ili başka
Tabîatımız başka, anlaşma dili başka 
Kelimeler akıp gidiyor, çakışıyoruz
Cevap yok, ma'nâsız ma'nâsız bakışıyoruz…

Bir dünyânın içindeyiz aynı gâyelerle
Uğraşıyoruz fâili meçhûl sâyelerle
Cân, mâl güvenliği için. Âsâyîş berkemâl
Olsun diye, haklar edilmesin diye ihlâl
O, masa başında ve adanmış. Bu; görevi.
"5'e kadar bitirmeliyim!" Diyor, ödevi
Ve bu rûh ile ve tam teslîm ederken tekmîl 
Ben, kendime başka görev ediyorum tahmîl…

Anlıyorum ki; bu iş bir kâbiliyet işi
Farklı farklı işliyor her aklın becerisi
Kimisi böyle devleşiyor masa başında 
Kimisi cedelleşiyor suçlunun ardında
Ve gören: "İşte, budur bu, koruyacak bizi
Emânet ettik cânımızı ve nefsimizi." 
Seviyor ikisi de işini, maksat hâsıl
Zâten önemli olan da bu değil mi asıl?

Herkes kâbiliyetine ve ehliyetine
Becerisine, cesâretine, kuvvetine
Göre istihdâm edilsin ki verim alınsın
Masada onun, sahnemde eserim çalınsın
Mahâret gerek her sâhada. İşi ehline
Verin ki bulaştırmasın yüzüne, eline
EBEDÎ der: Rapor, tutanak tutmayı elbet
Bilmelidir her me'mûr. Söylemeye ne hâcet?
(18.02.2024)