Yüzyıl önce Cihan Harbi sonunda anlaşılan ateşkes hattını çiğneyen Fransa; Urfa-Antep-Maraş, İngilizler de Kerkük - Musul - Erbil hattına yönelik işgale devam etiler.

Lozan'da barış anlaşmasına rağmen emperyalizmin ülkemize yönelik örtülü saldırıları bitmedi. İsyan ve terör örgütlerini kışkırtıp - yöneterek 'örtülü savaşlarını' devam ettirdiler. Son elli yıldaki Asala, PKK, Rum-Yunan azgınlığı, sol-sağ kavgaları, darbeler ve nihayet Fetö darbe girişimi.. Hepsi Türkiye'yi bölmeyi, parçalayıp işgal etmeyi hedefleyen düşman girişimleri..

Irak'ın işgali ve bugüne kadar yaşatılan yıkım ve kıyımlar, tasarlanan yeni tuzaklar Anadolu'dan uzak değil. Yine Suriye'deki iç savaş öne sürülerek ABD-Rus ikilisinin başını çektiği işgal ordularının bugün sınırımıza dayanması tesadüf değil.

Bush'un Haçlı savaşı itirafı ve Putin'in Suriye'ye gönderdiği uçakların papazlar tarafından kutsanması, Irak ve Suriye coğrafyasındaki kadim şehirlerin içindeki insanlarla birlikte hiçbir sınır gözetilmeden yıkılıp yok edilmesi; 100 yıl önceki yarım kalan emellerinin, bin yıl önceki haçlı kinlerinin diri olduğunu gösteriyor.

2 Yıl önce bugünlerde (29 Ekim 2019) sona eren Barış Pınarı Harekatı sonucunda sınırın 30 km. derinliğinde güvenli bir bölgenin tesisi konusunda ABD-Rusya ile anlaştık. Anlaşmaya göre terör örgütünü 30 km geri çekecek, sınırların güvenliğini temin edeceklerdi.

O günden beri bırakalım geri çekmeyi, terör örgütünü sahiplenme ve büyütme konusunda AB/D, Rusya, İran, Arap ülkeleri ve İsrail hepsi birbiriyle yarışıyor.. Gün geçmiyor ki Irak sınırından terör örgütüne onlarca tır dolusu silah - mühimmat gitmesin. Başkentlerinde terör çetelerinin kuklaları ağırlanmasın, payeler verilmesin. Bir yandan askeri olarak maaşa bağlanan onbinlerce terörist eğitilip, en teknik silahlarla donatılıyor, diğer yandan diplomatlar bu terör çetesine sahip çıkma misyonu etrafında dünyanın hiç benzemezlerini bir araya getirip Türkiye karşıtı ortak bir cephe oluşturmak için hiç olmayacakları 'olduruveriyorlar'. ABD/RUS/İran/İsrail/Esed/PKK/Hizbullah ortaklığını başarıyorlar.

Güvenliği bölgelerimizdeki sivil halk ve güvenlik görevlilerimize yönelik bitmek bilmeyen terör saldırılarına karşı gündeme getirdiğimiz harekat başlamalı ve Barış Pınarı Harekatı kaldığı yerden, yeniden başlatılmalıdır. ABD, Rusya, İran ve İsrail'in girişimleriyle Suriye ve Irak'taki hummalı çalışmalar, çözüm ve barış hayalinden öte yeni tuzak ve tehlikeli saldırıları amaçlamaktadır.

Geciken harekat, Kerkük ve Musul'u da olumsuz etkileyecektir. Özellikle Kerkük'te tasarlanan provakasyonlar, Suriye sahası ve Türkiye'nin KDP ve Irak hükümetiyle geliştirmek istediği ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. Yine Kerkük merkezli bir provakasyon, Türkiye içinde de olumsuz iç politika gelişmelerine yol açacaktır.

Tel Rıfat, Münbiç, Aynel Arap ve Doğu'da Derbesiye'den Malikiye'ye kadar sınırın 30 km derinliğinde terörden temizlenmesi, Türkiye'nin şimdilik rahat bir nefes almasını sağlayacaktır. Aynı şekilde Irak'taki pençe - şimşek harekatlarının devamı ve Sincar'ın temizlenmesi; emperyalizmin bölgedeki terör organizasyonlarının dağıtılması için geciktirilmeden yapılması gereken acil işlerdir.

Dört bir tarafımızı kuşatan bu emperyalist saldırı bizlere şimdiye kadar çok şey kaybettirdi. Çok sabrettik. Fırsatını buldukça, bunları dağıtma - sınırlarımızdan söküp atma zamanıdır.

Devletimize kuvvet ve kudret, ordumuza zaferler dileriz.