Herkesin sitem ettiği konuların başında gelen bilgi kirliliğine şehir açısından bakışta, araştırmacıların dikkat etmesi gereken en önemli husus, varılan bilginin doğruluk derecesini sorgulayabilme açısından kaynak yeterliliğine sahip olunup olunmadığı meselesidir..

Araştırmacı, kaynaklar yeterli olmadığı zaman, konu hakkında genel bir kanaate varma noktasında sabırlı olmalıdır. Elbette günün teknolojik gelişmelerinin hızla değişkenlik göstermesi, isteyen kişinin istediği konuda bilgi aktarımında bulunmasına zemin hazırlamakta ve sanal ortama düşen bilgilerin kaynağı çoğunlukla verilmemektedir. Hal böyle olunca kimi yazarların doğruluğu ispat edilmeyen bilgilerden hareket ederek, ortaya çıkardığı çalışmalar bilgi kirliliğinden nasibini almaktadır.

Günümüzde sanal ortamdan yola çıkarak eser sahibi olmanın oldukça kolay bir iş olduğunu bilenler, ard arda kitap yazma merakı içinde, sunulan bilgilerin doğruluğunu araştırmadan, kaynak göstererek çalışmalarını ekmel sanmakta ve yazdıklarının doğruluğu sorgulandığında sanal alemin adreslerini vermektedir. Bu tarz çalışmalarda bulunanların kendilerini suçlu hissetmemesi, ellerine ulaşan bilgilerin doğruluk derecesini sorgulamamasından kaynaklanmaktadır.

Şehir Araştırmaları Merkezi, hangi şehir için kurulacak ise kurulsun, dikkat edilmesi gereken husus, bilgi kirliliğinden arındırılmış kaynaklara ulaşımın sağlıklı biçimde olması gerektiğidir. Basılı eserlerin kimisinde görülen hataların ya da yanlışlıkların ortaya çıkması için de eserlerin karşılaştırılmasının unutulmamasıdır.

Şehir Araştırmacısı, her bilgiyi kullanmaz ve kullandığı bilginin ana kaynaklarına ulaşmadan kesin bir kanaati ortaya koyamaz. Kaynak vermeden ileri sürülen bilgiler, bir zaman sonra başka kitaplara kaynaklık ettiği zaman, suya atılan taşın etrafında gittikçe artan halkalar misali, yanlışlıkların başkalarınca doğru kabullenilmesi söz konusudur. Bu tarz, ilmî dayanaklardan yoksun olan eserlerin şehir araştırmacısının gözünde değeri olmamalıdır. Bazen şehir araştırmalarında düşülen yanılgı sonrası yapılan hata, kolaylıkla düzeltilemez. Kişi, içinde bulunduğu hatayı zengin kaynaklara ulaşamama sıkıntısına bağlayabilir. Bunun önüne geçmek için her Şehir Araştırmacısı, bulunduğu ilde kurulacak Şehir Araştırmaları Merkezi'ne müracaat ederek, kaynakları sağlıklı biçimde incelemelidir.

Şehir Araştırmaları Merkezi kurulduğunda kurucular, imkanları zorlayarak mevcut eserleri edinmeli, asılları edinilemeyen eserlerin kopya teminine çalışmalıdır. Günümüzde kimi zaman fotoğraflar, belge konumundadır. Zaman içinde ailelerin muhafaza ettiği belgelere, el yazmalarına ulaşıldığında dikkat edilecek husus, bu belgeleri, el yazmalarını ehil olan isimlere tercüme etmektir. Kimi zaman Arabî, Farsî lisanında yazılmış belgelerle el yazması eserler, yanlışlıklarla dolu biçimde kütüphanelerde, yayınevlerinde kendisini göstermektedir.

Elbette Şehir Araştırmaları Merkezi, bir gönül işidir, bir sevda işidir, insanın kendisinden sonra bırakacağı en değerli miraslardan, eserlerden biriidir. Bunun ehemmiyetini şimdi anlamayanlar, önemsemeyenler, yitiklere gittikçe karışlan kaynaklarla belgelerin kıymetini, değerini anlayacaklardır.

Geleneğimizde ve medeniyetimizde yer alan, 'Biri size bir haber getirdiği zaman, onun doğruluk derecesini araştırın, öyle hüküm verin' şeklinde özetlenebilecek uyarıyı göz önünde bulundurmak zorundayız. Yoksa sembolik kurulacak merkezler kişinin-kişilerin kendi nefsini tatminden öte bir iş olma vasfına sahip olmaz..