YEDİNCİ BÖLÜM

M. Sarmış: İkinci Dünya Savaşı sırasında bir kısım camilerin de askeri amaçla kullanıldığını biliyoruz.

C. Hündür: Aynen öyle. İhtiyaç olunca mecburen kullanılıyor. Deprem sırasında da insanlar camilere sığınmadı mı? Camilerde günlerce yatıp kalkmadılar mı? Onun gibi.

M. Sarmış: Haklısınız.

C. Hündür: Bir başka tespitim daha var. Hekimdede’nin oralarda daha önce adı Karakoyunlu olan bir mahalle varmış. Ondan önceki adı da Hoca Ahmet Mahallesi imiş. Orada en eski kavimlerden Hurriler yaşıyormuş. Sonradan Hıristiyanlığa geçmiş olmalılar. O civarda onlara ait bir kilise de varmış. Belki hâlâ yaşıyorlardır. Zamanla Müslüman olmuşlardır. Şimdi o kilisenin üzerinde ev var. Belki kilisenin kalıntıları da vardır.

Bendeki kayıtlarda, kaydı tutan o zamanki memur “orada bir ev buldum” diyor. Evin sağında “Ebune Huri Kilisesi”nin vakfı, solunda Şehzade Şem’un ile Kör Kivo hanesi varmış. Her iki ismin de gayrimüslim ismi olduğuna dikkatinizi çekerim. Arkasında Ayneli hanesi, önünde ise Şehzade Şem’un ile “tarik-i has”, yani özel yol var diyor. Şimdi ben İslami dönemdeki vakıfları inceliyorum Hurri Vakfı diye bir vakıf yok.

M. Sarmış: Yani siz bunların binlerce yıl önce yaşamış olan Hurrilerin devamı olduğunu mu söylemek istiyorsunuz?

C. Hündür: Evet, tabii. Tıpkı Keldaniler gibi. Kayıtlarda onları da buldum.

M. Sarmış: Bildiğim kadarıyla Süryanilerin Katolikliği kabul eden kesimine Keldani deniliyor. Nerelerde yaşıyorlarmış? Onlara dair kayıtlar nerelere ait?

C. Hündür: Eski adı Kara Musa ve hemen onun güneyindeki İmam Kulu Mahallelerinde. Bugünkü Beykapısı, Kurtuluş ve Pınarbaşı Mahalleleri civarı.

M. Sarmış: Diğer Süryanilere komşular yani. Malum onlar da daha çok Ellisekiz Meydanı çevresinde yaşamışlar. Demek ki, mezhep farklılığına rağmen esasta bir oldukları, kültürleri, yaşayışları birbirine çok benzediği için yakın olmayı tercih etmişler.

C. Hündür: Evet. Ben o civarda “Kilise-i Keldaniye” ve “Medrese-i Keldaniye” diye iç içe bir yer de tespit ettim. Yani kilise ve medrese aynı yerde. Ayrıca yine o civarda başka bir Katolik kilisesi daha tespit ettim.

M. Sarmış: Şimdi artık şu satılan camiler konusuna geçelim. O 30’lu, 40’lı yıllarda sadece gayrimüslimlerin malları mülkleri değil Müslümanlara ait birçok cami, mescit, medrese de satışa çıkarılıyor. Bunların çok olduğu söyleniyor ama ancak birkaç tanesi biliniyor. Ben biraz araştırdım, fakat fazla bir bilgiye ulaşamadım. Daha önce yapmış olduğumuz telefon görüşmemizde bu konuda bir çalışmanız olduğunu ve bu türden çok yer tespit ettiğinizi söylemiştiniz. Bize biraz onlardan söz eder misiniz?

C. Hündür: Evet, tabii. O konuda özel bir çalışmam var. Tespit ettiğim bir hayli yer var. Kimler almış, kimler satmış? Bunların bir kısmı zamanla hayırseverler tarafından geri alınıp yeniden camiye çevrilmiş. Hâlâ ev olarak kullanılanlar da var.

M. Sarmış: Hiç olmazsa isim bazında bilgi verseniz…

C. Hündür: En bilinenlerinden biri Akarbaşı’nda Narıncı Camii’dir. Kurtuluş Mahallesi’ndeki Tuzeken Camii de en çok bilinenlerden biridir. O camiyi satın almak isteyenlere o sırada orada imamlık yapan Mırıne Hoca’nın söyledikleri bugün bile dilden dile dolaşmaktadır. Harrankapı’nın hemen karşısındaki Ubeydullah Camii. Gümüşkuşak Mahallesi’nde Müderrris Camii. Mescitten bozmadır. Aynı mahallede Behramlar Mescidi. Kalaboynu taraflarında, şimdi Tepe Mahallesi sınırları içinde bulunan Sultan Bey Camii. Türk Meydanı Mahallesi’nde Korkmaz Camii. Yine Türk Meydanı’nda Hızanoğlu Camii. Gerz Mahallesinde (Bugünkü Camii-i Kebir ve Bıçakçı Mahallesi tarafları) “münhedim” yani bugün yıkılmış olan bir cami. Yine Kurtuluş Mahallesinde eski adları Meşarkiye ve Ömeriye olan Çarhoğlu Camii. Aynı mahallede Nurali Camii. Beykapısı Mahallesinde Siverekli Mescidi. Yakın zamanda camiye çevrildi, adı da Hz. Abbas Camii yapıldı. Kamberiye Mahallesi’nde iki cami var: Kamberiye ve Asım Paşa Camileri. Bıçakçı Mahallesinden Haşimiye’ye inişte Kubbe Mescit. Şimdi onun yerinde yapılanın adı İmam Aslan Camii oldu. Kadıoğlu Mahallesi’nde Emirmencek Mescidi. Pınarbaşı Mahallesi’nde eski bir mescit. Aşağı Çarşı’da Kaçakçı Pazarı civarında Hüseyniye Çarşısı vardır. Oradaki bir mescit halen dükkân olarak kullanılmaktadır. İsmini hatırlayabildiklerim bunlar.

M. Sarmış: Damat Süleyman Paşa Camii de var. Eski Urfa yürüyüşlerim sırasında caminin hocasından öğrenmiştim. Halen şahıs mülkünde imiş.

C. Hündür: Doğru, o da var. Daha başka, bugün kaybolmuş çok sayıda mescit de var.