Önceki gün Adıyaman'da görevli bir Polis Memuru kardeşimizle bir aradaydık. Ülke ve dünya tarihine tarif edilemez bir acıyla kazınan 6 Şubat depremine, evinde eşiyle ve yeni doğan bebekleriyle yakalanmışlardı. İkamet ettiği Gölbaşı ilçesindeki mahallede, ayakta kalabilen birkaç binadan birinden sağ çıkmayı başarmışlar.

**
Deprem gününde iletişim altyapısının çökmesi nedeniyle birbirimizin durumundan haberdar olamamıştık. Ailecek iyi olduklarını iletişim kurabilen başka bir arkadaşımız haber vermişti. Felaketin ardından eşi ve yeni doğan bebeklerini araca bırakıp göreve koşmuş. Enkaz altından yaralılar çıkarmış ve sağ kalan Emniyet Personeliyle birlikte koordine olmuşlar.

**
İlk etapta donuk bir yüz ifadesiyle konuşmaktan imtina eden bu kardeşimiz, konuştukça konuşmaya 6 Şubattan bu yana içinde biriken duyguları biriyle paylaşabilmenin yoğunluğunu yaşıyordu. Eşini ve çocuğunu ailesinin yanına bırakmak için 2 günlük izin almıştı. Uzunca bir müddet sohbet ettik. Devletin afete müdahalesiyle ilgili merak ettiğim her şeyi sordum. Sahada görevli bir memur olarak gözlemlerini aktardı.

**
Adıyaman'a yaptığımız ziyarette depremzedelerin dile getirdiği hususlardan ilki, 2 günlük kayıp zamandı. Bunu afetin yaşandığı illerdeki kamu personelinin de enkaz altında kalması ve altyapının da büyük oranda tahrip olmasıyla açıkladı. "Yerel AFAD Ekipleri, itfaiye, sağlık, polis ve Belediye Personelleri de hayatını kaybetti" dedi.

**
Adıyaman özelinde koordinasyon eksikliği olduğunu da belirtti. Özellikle ilk saatlerde yetkililer afetin sebep olduğu yıkımı tam olarak kavrayamamışlar. Bu sebeple kriz merkezinde Adıyaman için hazırlanan ekipler ve iş makinaları Hatay ve Kahramanmaraş'a yönlendirilmiş.

**
"Yine de yetişemezdi devlet" diyor polis kardeşimiz. "Yıkılan bina sayısı 200 binin üzerinde, bunun 100 bini ilk depremde yıkılsa ve hepsine 1 tane iş makinası göndermek istesen öyle bir envanter hiçbir ülkede yok" diyor. Ki normalde bir enkazda 20 - 50 arasında personel sayısının gerekliliğini konuşuyoruz.

**
Depremde yakınlarını kaybeden insanların bu gerçeği düşünemeyeceklerini belirtiyor. Hak veriyorum. Evladını enkaz altında bekleyen anneleri düşünüyorum. Hak veriyorum. "Devlet sahada yoktu" söylemini soruyorum. Büyük öfke duyuyor. Bağırarak ilk günden bu yana sahada bulunduğunu hatırlatıyor. "Devlet biziz, devlet herkes" diyor. Hak veriyorum…

**
Daha sonra psikolojisinin yıprandığını kendisinin de izin kullanması gerektiğini diye getiriyorum. "Bu zamanlar için varız esasında" diyor ve kabul etmiyor. Bu sohbet vesileyle afet bölgelerinde görev yapan emniyet mensuplarına en az 2 hafta izin verilmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bu çok gerekli bir adım olur.

**
Seçim sürecine girilmesiyle birlikte, afet bölgesine yeni ulaşabilen siyasi parti temsilcilerinin acıdan oy devşirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bari bunu yapmayın. Söyledikleri her söz karşısında susulması gereken depremzedelerin sırtından siyaset yapmayın.

**
Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…