Lafımın başında beni kadın düşmanı zındık biri olarak bellemeyin. Aksine kadın haklarına saygılı, eşini, kızlarını ve torunlarını seven biraz ihtiyar genç delikanlıyım. Bayanlarımızın çoğunu tenzih eder, saygılarımı sunarım. Sadece bayanlara bu işi yüklemek doğru olmaz, elbette biz beylerinde kusurlu tarafları var. Onu da inşallah sonraki yazılarımda belirtirim. Ama kızmaca darılmaca yok ha peşin söyleyeyim.

Düşünün bir yere gitmek için belediye dolmuşuna bindiniz. Ehhhh benim gibi yaşlısınız, şeker hastası, kalp-tansiyon, gözlük yerinde ve en muhteşemi de ayakta zar zor duruyorsunuz. Kimileri; çoluk, çocuk, gençler, ergenler ve büyümüş abilerimiz size' Buyrun abi-amca oturun' diyor mu? Yok demeyin dostlar yer veren var, vermeyen var, başını çevirip pencereden geçen insanları sayan var, çoğunluğu da elindeki telefon denen zıkkımla sosyal paylaşım yapan da var.

Pehhhhhh peh hem de nasıl. Yani telefonla sosyalleşiyor veya sosyalleştiğini sanıyor. Evinde annesine çay yapmayan genç hanım kızlarımız falan-filan yerde çay bardağında 3 Tl, fincanda 5 Tl'ye içtiği çayı paylaşıyor. Olan yine bizim yaşlı kuşağa veya üçü elinde biri karnında çocukla seyahat eden hatunlarımıza oluyor. Rahmetli Sabancı'nın deyimi ile 'Vah ülkem vah' Eeeeeeeeeee oldu mu şimdi?

Şimdi bazılarınız bana diyecek ki 'Ülen moruk arabada oturacak yer bulamamışsın. Ne diye hikaye okısen' Bakın ben bunlara yani gençlere kızmayacağım, söz veriyorum kızmayacağım. Yemin billah. Çünkü siz çok çok çoooook haklısınız. Haklılığınızı birazdan yazacağım.

Hayda bir de buradan bir kebap yelle. Bakın niye haklısınız. Gelin size Belediye dolmuşlarından birkaç yaşanmış sahne canlandırayım;

Herkes akraba gibi abla-kardeş, eş-dost, gelin-güvey gibi birbirine yapışmış gelen herkes dolmuşa binmeye çalışırken arkalardan bir ses:

-Aney aney dolmuşta nemehren diyisen, siye kazara değen abilere kızısen, ama taaaaaa arkadan heriflere omuz vura vura öne gelip sıramızı kapisen. Hani biz nemehremdik.

Kocaman bir alkış abimize. Şimdi bu abi güzel bir ciğer hekketti. Doğru söyli.

Gelelim ikinci sahneye(Sakın tiyatro yazdığımı sanmayın hepsi canlı-heyecanlı şehrimizde olan olaylardır)

Bir hanfendi koştura koştura yanındaki afedersiniz Urfa tabiri ile enikleriyle beraber dolmuşa biniyor. En az 4-5 çocuğu(Siz bakmayın koca reis üç cocuk dedi, bizimkiler onüç anlamışlar) hemen hepsi birer koltuk kapıyor ve annecikleri ayakta kalıyor. Annenin feryat-figan çabaları ve bağırması boşuna ve bu sefer dolmuştakilere sesleniyor;

-Yav ehlak kalmamış, karnımdaki çocuklu halimle kimse bana yer vermi? Ehhhhhh bir cigarada buradan yak. Abla sen ne söylüyon, gözünü seveyim sen önce çocuklarına söz geçir. Evladına bir terbiye ver ki sana yer versin.

Şimdi gelelim final sahnesine;

Hadi diyelim dolmuşa zorlada olsa bindiniz. Bir hanfendi oturmuş yanındaki koltuğa da poşetini veya çocuğunu koymuş. Niye yanına nemehrem oturmasın. Eyvallah düşüncesine saygım sonsuz. Hiç kimse anamızın, avradımızın, bacımızın, kızımızın bir yabancı herifin yanına oturmasına hazzetmeyiz. Eeeeeee hanım abla peki bir bayan yanına geldi, hem de yüklü. belki de 7-8 aylık. Hadi poşetini veya çocuğunu kaldır da hanım abla da otursun. Yok olmaz. Niye? İllaki hanımefendiyi ikaz edeceksin, o da suratını ekşite ekşite ayaktaki hanıma yer verecek. Böyle şey olmaz.

Eskiden berberler bir hayat okuluydu. Berberler tek sermayeleri olan çeneleri ile müşteriyi uğraştır, her kesimden müşteriden öğrendiği bilgiyi lafı dolaştırıp müşteriye anlatırdı. Şimdi berberlerin yerini dolmuşlar almış, her tip insan biniyor. İnsanları ve hayatı gözlemlemek için paranıza kıyın dolmuşa binin. Dolmuşlar birer tiyatroya dönmüş, her kesimden insanlara rastlamak mümkün.

Şimdi niye yazımın başında bu insanlara kızmayacağım dedim anladınız mı? Terbiye ve ahlak dışarıda veya okulda hiç öğrenilmez. Okulda bilgi öğretilir bilgi. Senin yanında bacak bacak üstüne oturan oğlun veya kızın okulda öğretmene de aynısını ve fazlasını yapar.

Hadi dostlar bir kusurumuz olduysa affola. Tekrar edeyim bütün bayanları tenzih ederim. İşimiz kimseye akıl vermek değil, yanlış olanı gösterip düzelmeye çalışmaktır. Unutmayın her şey şehrimizin iyi olmasını sağlamaktır.

Hoşçakalın, dostça kalın.