Velilere ve basın mensuplarına...

Hepimizin evinde zaman zaman bir takım aksaklıklar, kazalar, anlaşmazlıklar olur.

Su akmaz, ampul patlar, asansör bozulur.

Ayağımıza çatal düşer, bardak iyi yıkanmaz, çay iyi demlenmez, yemeğin dibi yanar.

Karı koca tartışır, çocuklar kavga eder.

Şimdi bir okulu düşünün.

20-30 Derslik, onlarca lavabo, kocaman avlu.

40-50 Öğretmen ve yüzlerce öğrenci.

Böyle bir yerde bir takım aksaklıkların, kazaların, anlaşmazlıkların ya da yanlış anlaşılmaların olmasından daha doğal ne olabilir?

Bazen bazı yerler yeterince temiz olmayabilir.

Çocuklar oyun oynarken çarpışabilir.

Çocuğu hastalandığı veya acil bir işi çıktığı için öğretmen izin alabilir veya derse geç girebilir.

Bazen hak ettiği için çocuğunuza kızabilir. Bazen istemeden yanlış da yapabilir.

Mesela, siz kapıda beklerken, okul müdürü yemek yiyor olabilir. Ne zaman yesin? Yemesin mi?

Uzatmayayım. O kadar büyük bir binada, o kadar kalabalıkta her an her şey olabilir.

Bir okulu idare etmek çok zordur. Her biri bir çeşit o kadar çocukla, her bir âlem o kadar gençle uğraşmak çok çok zordur.

Tek bir çocukla baş etmek o kadar zorken, varın onlarcası, yüzlercesi ile uğraşmayı ve bu arada onlara bir şeyler öğretmeyi düşünün...

Onun için...

Sevgili veliler!

Okul yöneticilerimize ve öğretmenlerimize hemen kızmayın, bağırıp çağırmayın, hemen eleştirmeyin, tartışmayın, hemen tehdit etmeyin, kavgaya kalkışmayın.

Hele hele bir yerlere telefon açıp şikayet etmeyin, şuraya buraya mesaj ya da dilekçe yazmayın.

Lütfen hemen fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmayın.

Hemen basına haber vermeyin.

Biraz sabırlı, anlayışlı ve hoşgörülü olun.

Sadece çocuğunuzun sözüyle veya tek taraflı bakış açısı ile harekete geçmeyin.

Önce sorun, soruşturun, anlayın.

Önemli ise konunun muhatabı ile ve uygun bir dille konuşun.

Çok çok önemli ise gerekli yerlere mutlaka şikâyetinizi yapın. Yapmazsanız yanlış olur zaten.

Ve sevgili basın mensubu arkadaşlar!

Siz de size gelen şikayetleri hemen haber yapmayın.

Önce konunun ciddiyetine, değip değmediğine bakın.

Değerse taraflarla görüşün, sorun, soruşturun, araştırın.

Sonra haber değeri taşıyorsa haber yapın.

Bazı kimselerin yanlışına alet olmayın, sizi bir sopa gibi kullanmalarına izin vermeyin.

Böyle olmadığı takdirde okul idarecilerimiz ve öğretmenlerimizin morali bozuluyor, motivasyonları düşüyor, hatta bazı genç öğretmenlerimiz meslekten soğuyor.

Ve tabii bütün bunlar eğitim öğretime de olumsuz yansıyor.

İnsani ilişkiler zedeleniyor.

İş gücü ve zaman kaybı ile beraber kamunun parası israf oluyor.

Bunlar bilinçli veli tavrı değildir.

Bunlar doğru gazetecilik de değildir.

Lütfen!

Daha dikkatli, daha hassas olalım.

Bizim başımıza geldiği zaman rahatsız ve mutsuz olacağımız şeyleri biz başkalarının başına getirmeyelim.

Ha bu yazdıklarım, sadece okullar ve eğitim öğretim için değil, resmi sivil bütün kurumlarımız için geçerlidir.