Herkesin bildiği konu.

Bugüne kadar hakkında kim bilir kaç roman ve hikâye yazıldı, kaç film ve dizi film çekildi?

Bir anlık öfke ile biri, birini vurur ve başlar, yıllarca devam eder.

Herkesle herkes arasında olabilir.

Bazen yakın akrabalar, hatta kardeşler arasında bile olur. Hatta çok zaman bunlar arasında olur.

Sebebi bazen kız alıp verme veya "namus meselesi"dir.

Bazen arazi paylaşımı ve gaspı, bazen alacak-verecek meselesidir.

Bazen de ben-sen, benim aşiretim-senin aşiretin, yani bir kibir ve güç yarıştırma meselesidir.

Bazen gruplar halinde köyler basılıp bütün bir aile yok edilir.

Bazen taraflardan biri memleketten kaçtığı halde takip edilip yıllar sonra infaz edilir.

Her seferinde birileri mezara, birileri ağır hükümlü olarak mahpushaneye gider.

Yetmez, her iki tarafın yakınları ömür boyu korku içinde yaşar.

Anne babaların ciğeri yanar, kadınlar dul, çocuklar yetim kalır.

Öte yandan, bunu teşvik edenler de, intikam hırsı ile tutuşan başka anne, baba ve eşlerdir.

Böyle de acayip bir şeydir kan davası. Canı yanan başkasının canını yakmak iş ister.

Dinimizin adam öldürmeyi en büyük günahlardan sayması, Hz. Peygamber'in en son Veda Hutbesi'nde açıkça yasaklamış olması, Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlar için hiçbir şey ifade etmez.

İslam ve insanlık dışı da olsa onlar için nemli olan "adet", "örf", "töre" dedikleri atalardan miras kalan, ilkel, katı, acımasız hükümlerdir.

Zaman zaman çok ölümlü vakalar oldukça, bu konu gündeme gelir, bir süre meşgul eder, ancak kısa zamanda unutulup gider.

Şehrin sorunları üzerine yoğunlaştığım bugünlerde kan davasından söz etmemek olmazdı.

Ancak sebep sadece bu yazı dizisi değil.

Beni buna zorlayan pratik sebepler de var: Karşıma çıkan iki kan davasının sorumluluğu...

Bunca yoğunluğun içinde kafam bir de onlarla meşgul.

İlki Suriyeliler arasında.

Yardım etmek üzere uğradığımız bir evde denk geldik.

Bir iş anlaşmazlığı yüzünden birisi kendisine saldıran akrabalarından birini öldürüyor. Şimdi cezaevinde. Karşı taraf intikam almak için fırsat kolluyor. Katilin tarafı korkudan evden çıkamıyor. "Aman bizi barıştırın." diye sürekli haber gönderiyorlar.

Benim bizzat yapabileceğim bir şey yok.

Diğeri bizimkiler arasında.

Bana telefonla ulaşan bir kadının anlattığına göre iki kardeş arasında arazi yüzünden başlayan tartışma, kısa zamanda kavgaya dönüşmüş. Bir taraf diğer tarafın evini basmış. Silahlar konuşmuş, yaralananlar olmuş. Bazıları cezaevinde. Şimdi bir taraf, diğer tarafın ölüm tehditleri yüzünden evden çıkamıyor.

Bu örneklerden hareketle düşünüyorum.

Acaba şimdi birbiri ile kanlı olan kaç aile var?

Bugüne kadar kaç kişi öldü?

Kaç kişi cezaevinde ömür tüketiyor?

Kaç kişi korku içinde yaşıyor?

Kaç kadın dul, kaç çocuk yetim kaldı?

Kaçının eli yüreğinde korku içinde bekliyor?

Bu nasıl bir anlayış?

Bu nasıl hayat?

Bu nasıl insanlık?
Bu nasıl Müslümanlık?

Günlerdir yazdığım sorunların yanına bunu da ekliyorum ve düşünüyorum.

Bir yanda bilimin, teknolojinin yöneldiği ufuk.

Bir yanda bu konular.

Biz nelerle uğraşıyoruz?
Ne diyeceğimi bilemiyorum.