Meselenin aslını bilmeden, çözüm bulmak mümkün değildir.

Memleketin onlarca sıkıntısı var.

Yıllardan beridir de devam edip geliyor. Sıkıntı zirve noktasına çıktığında, bıçak kemiğe dayandığında yada sıkıntının istismarı üzerine toplumsal bir kavgaya dönüştüğünde; yine meselenin özüne bakmadan sonuçları üzerine gereksiz kavgalara giriyoruz.

Gereksiz, faydasız diyorum. Zira problemin kendisini görmeden, sonuçları üzerinden yola çıkılarak söylenilenler havanda su dövmeye benziyor.

Örneğin şehrimizdeki elektrik, trafik, çarpık kentleşme, gecekondulaşma, Suriyeliler, işsizlik, mevsimsel tarım işçileri göçü, mera kavgaları, toplumsal yozlaşma, vb..

Aslında meseleyi kavramak, problemin kaynağını görmek o kadar da zor değil. Geri zekalı olmayan, bu şehirde birazıcık vakit geçiren herkesin vakıf olabileceği bir durum.

Bunu görmek ve ifade edebilmek için biraz akıl, biraz vidan biraz da yürek yetiyor.

Zaman zaman da bu tespiti yapan, gerçekleri ifade eden birçok insanımız da çıkıyor - konuşuyor.

Ya duymazdan geliyor yada kayıtsız kalıyoruz.

Neden?

Çünkü toplum olarak bu çarpıklıklar üzerine kurmuşuz düzenimizi.

Düzen haksızlık, yanlışlık, çarpıklık üzerinden işliyor.

Siyaset, ticaret, idare, sosyal hayat..

Evet. Bu çarpıklık, yanlışlıklar olmasa bir başka türlü olur.

Bugünün aktörleri, o zaman işlevsiz 'sıradan' vatandaş olur.

Memleketteki kronikleşen bu problemler kendine göre bir dünya yaratmış. Problem çözüldüğünde kokuşmuşlukla birlikte, bundan kuvvet bulan yapılar da 'normalleşecek'.

Çok felsefi, soyut bir anlatım mı oldu?.

Elektrikten başlayarak biraz netleştirelim..

Sayıları 100 bine yakın (abartı değil, belki daha fazla) kaçak kuyu kapatılmadan, Urfa'daki enerji problemi bitmez. Urfa'ya birkaç tane nükleer santral de yapsanız, tarımsal sulamada başıboş şekilde açılıp - kullanılan kuyulara enerji yetiştiremezsiniz.
Yüksek gerilim hatlarının eridiği, enerji tüketiminde sanayi şehri Kocaeli'nin sollandığı şehirde biz neyi konuşuyoruz? 1 Metrede suyun çıktığı memlekette, artık 200-300 metrelerde su aranıyor. Yer altı suları tükendi! Bu başıboş kuyuları görmeden, kontrol ve kayıt altına almadan hiçbir yere varamayız. Her sezonda tarla başındaki kavgalar, yol kesmeler, kavga - dövüşler bitmeyecektir.

Türkiye'ye 50 yıldır 'düşük yoğunluklu savaş' dayatan Pkk terör örgütü, bütün uzantıları ve destekçileriyle birlikte yenilgiye uğratılmadan, terör göçünün ortaya çıkardığı bin türlü sıkıntı da giderilemeyecektir.

Suriye'yi işgal eden Rusya, AB-D ve iran def olmadıkça da, Suriyeli sığınmacı problemi devam edecektir.

Suriyeliler dönsün diye anıranlar, 100 bin sorti yaparak Haleb'i bombalayan Ruslar artık dursun demeli. Rakka'yı, Haseki'yi, Musul'u yerle bir ettirip zebanileriyle işgal altında tutanlar, artık def olmalı diyebilmeli.

Meselinin özü bu. Zalime, hırsıza, hadsize laf söyleyebilmek.

Eşeğe gücü yetmeyine, palanına vurmanın bir anlamı yok.