ONUNCU BÖLÜM

M. Sarmış: Şimdi gelelim tarikat konusuna… Erenköy Cemaati diye bilinen Nakşibendi koluna bağlılığınız olduğunu biliyorum.
Ö. Nacar: Hacı Sami Efendi kolu.
M. Sarmış: Ne zaman oldu?
Ö. Nacar: 1975 yılında.
M. Sarmış: Kim aracılık etti size?
Ö. Nacar: Esat Parmaksız. Akrabamızdır.
M. Sarmış: Onu bilmiyordum. Sami Efendi kolunu Urfa'ya getiren Esat Efendi sanıyorum. Kendisinden biraz söz eder misiniz?
Ö. Nacar: Çok hoş bir adamdı. Çok iyi bir insandı. Herkesle iyi olmak isterdi. Sonu da iyi oldu; umredeyken vefat etti.
M. Sarmış: Allah rahmet eylesin. O mu size teklif etti? Kendiniz mi istediniz?
Ö. Nacar: Hem o teklif etti, hem ben istedim. Girdikten sonra rüyamda bir işaret alamadım diye sonradan çok canım sıkıldı. Kendi kendime çok kızdım. Altı yedi gece sonra rüyamda bir devlet dairesinde bir kız gördüm. Bana bir evrak verdi.
M. Sarmış: Nasıl bir evrak? Ne yazıyordu?
Ö. Nacar: Onu hatırlayamıyorum. Esat abiye bahsettim. O da bunu bir işaret olarak kabul etti.
M. Sarmış: Yani bunu tarikata girişinizin kabulüne delil olarak kabul etti.
Ö. Nacar: Evet.
M. Sarmış: Peki tarikat olarak ne yapıyorsunuz? Haftalık sohbetler, hatmeler, toplu ve şahsi zikirler, evrat ve benzeri…
Ö. Nacar: Eskiden her hafta, her gece, her gün bunlar olurdu. Yazın bazen bağ evlerine giderdik, geceyi orada geçirirdik. Sabahlara kadar Kur'an okumalar, mevlitler, zikirler, gazeller… Çok güzel günlerdi. Ama artık devam edemiyorum.
M. Sarmış: Ne zamandan beri böyle evden çıkmıyorsunuz?
Ö. Nacar: Korona salgınından beri.
M. Sarmış: Peki evde kendi başınıza Kur'an'ı tekrar ediyor musunuz? Hani unutmamak için diyorum…
Ö. Nacar: Eskiden böyle bir şeye hiç ihtiyaç duymazdım. Baştan sona yanlışsız okuyabilirdim.
M. Sarmış: Peki şimdi?
Ö. Nacar: Belki o kadar olmaz, ama yine de iyidir.
M. Sarmış: Sürekli evdesiniz. Ne yapıyorsunuz?
Ö. Nacar: Radyo dinliyorum. Müzik, Kur'an-ı Kerim, sohbet programları…
M. Sarmış: Mevlit dinledik. Faraclık dinledik. İki tane de şarkı dinledik. Şimdi bir de Kur'an dinlemeden olmaz. Bize bir aşir okur musunuz?
"Olur." dedi ve bize Rahman Suresi'nin 14-40. ayetlerini okudu. Sonunda yine "Kusura bakmayın, ses kalmamış." diye ilave etti. Fatihalarımızı okuduktan sonra teşekkür edip sohbetimizi sonlandırdık ve müsaade isteyip ayrıldık.
-SON-