ALTINCI BÖLÜM

M. Sarmış: Peki, şimdi öğretmenliğe dönelim. Okul biter bitmez başladınız mı?
M. Karakaş: Mezun olduktan 10 ay kadar sonra, 1971 yılının nisan ayında başladım. İlk görev yerim de Urfa Atatürk Ortaokulu. Benim öğretmenliğe başladığım sene açılmıştı. Urfa'daki ikinci ortaokuldu. Merkez Ortaokulu'ndan oraya öğrenci gönderdiler. Zaten bir yıl sonra da Eyyübiye taraflarında Gazi Ortaokulu açıldı.

M. Sarmış: Okulunuz hangi binadaydı?
M. Karakaş: Sarayönü'nden Asfalt Yol'a dönüşte sağda, şimdi Üniversite'nin otoparkının olduğu yer. Karakoyun'un yanında. Cumhuriyet'ten önce orada hükümet konağı varmış. Yıkılıp Şair Nabi İlkokulu yapılmış. Batısında da yabancı Müslümanların gömüldüğü bir mezarlık varmış. Yerinde daha sonra Atlas Sineması yapılmış. Şair Nabi'den boşalan binada da Ticaret Lisesi açılmış. Benim başladığım sene Atatürk Ortaokulu da aynı binada açılmıştı. Lise sabahçı, ortaokul öğlenci. İki sene sonra Ticaret Lisesi Yenişehir'deki kendi binasına geçti. Yerine de sonra Salih Önen'in kurucu müdür olduğu Urfa Gıda ve Teknoloji Meslek Yüksek Okulu geçti.

M. Sarmış: Müdürünüz kimdi?
M. Karakaş: Nejat Ergüven. Zannedersem İmam Hatip Lisesinde müdür yardımcısı idi, Atatürk Ortaokulu açılınca oraya kurucu müdür olarak atadılar. Sonraki yıllarda da Milli Eğitim Müdürü oldu.

M. Sarmış: Kaç yıl sürdü öğretmenlik?

M. Karakaş: Öğretmenliğim çok uzun sürmedi. 1973 yılında okula Adanalı Mehmet Özkul müdür oldu, ben de müdür yardımcısı oldum. Sonra Ahmet Halıcı müdür oldu. 1976 yılının yaz tatilinde okul Harrankapı'ya taşındı, fakat eylül imtihanlarından sonra eski binasına döndü. Orada da fazla durmadı. 1978 yılında, o sırada Urfa Lisesinin bulunduğu Asfalt Yol'daki taş binanın güneyinde bulunan pansiyon binasına geçti. 1980'de ise Urfa Lisesi Yenişehir'de yapılan yeni binasına taşınınca biz onun boşalttığı taş binaya geçtik. Böyle sık sık yer değiştirdik. 1980 İhtilali sırasında müdürümüz Ahmet Halıcı, şimdi hatırlayamadığım bir yanlış anlaşılma sonucu tutuklandı. Birkaç gün sonra bıraktılar, tayini başka yere çıktı. Bir müddet sonra da kanser olup öldü. O gidince yerine Selçuk Dağyutan geldi. Onunla fikirlerimiz pek uyuşmadığı için bir bahane ile beni müdür yardımcılığından ayırdı. Öğretmenliğe döndüm. 1991 yılında müdür olan Mehmet Karanfil'in ısrarı üzerine müdür başyardımcılığı görevini kabul ettim.

M. Sarmış: O yılların birinde Urfa'da yılın öğretmeni olarak seçilmişsiniz.

M. Karakaş: Siz de eğitimci olduğunuz için iyi bilirsiniz; Milli Eğitim Bakanlığı, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle her yıl, her ilden birer öğretmeni belirleyip Ankara'ya davet eder. 1991 yılında da Urfa Milli Eğitim Müdürlüğü beni uygun görmüş. Sağ olsunlar. 24 Kasım'da Ankara'da diğer illerden gelen öğretmenlerle buluştuk. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Süleyman Demirel'i makamlarında ziyaret ettik. Bize çeşitli hediyeler verdiler. Aynı günün akşamında Bakanlık tarafından Gölbaşı'ndaki Valiler Evi'nde bir yemek verildi. İçki içmenin de serbest olduğu duyurulunca canım sıkıldı. Orada durmayı dinen doğru bulmadığım için dışarı çıktım. Benim gibi dışarı çıkan birkaç kişi daha vardı. Hava buz gibi soğuktu. Karnıma sancılar girdi. Bir arkadaş da rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı. Ankara'dan sonra otobüsle İstanbul'a gittik. Ayasofya'yı, Yere Batan Sarayı'nı, Dolmabahçe ve Beylerbeyi Saraylarını gezdik. Vali ve belediye başkanını ziyaret ettik. Benim için hem güzel, hem faydalı, hem de ibretlik bir gezi oldu.

M. Sarmış: Başka ödülleriniz de var.
M. Karakaş: Var öyle bir şeyler.
M. Sarmış: Siz söylemek istemiyorsunuz, ama kayda girsin diye ben yazmak istiyorum. 1990 yılında Şanlıurfa Belediyesi tarafından "Şair Nâbi Araştırma Ödülü" vermiş. 18 Kasım 1991'de de Şanlıurfa Kültür ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV), "Kültür ve Sanat Ödülü"nü vermiş.

M. Karakaş: Madem konuyu açtınız söyleyeyim. Belki sonra konuşuruz; o sıralar Nabi'nin Tuhfetü'l-Harameyn" kitabını yayımlamıştım. Kültür Bakanlığı da "Müspet İlimde Müslüman Âlimler" kitabımı yayımlamıştı. Onun için o ödülleri verdiler. Bazıları bir teneke veya kâğıt parçası dese de ödüller bence mühim. İnsanız, nefsimiz var. Nefsin hoşuna gidiyor. "Demek ki kıymet bilenler var. Demek ki çalışmalarınız boşa gitmemiş." diyorsunuz. Bu da insanın çalışma arzusunu kamçılıyor. Onun için ben önemli buluyorum.

M. Sarmış: Bir de Abdülkadir Karahan Kütüphanesinin kuruluşunda görev almışsınız diye biliyorum.

M. Karakaş: Prof. Dr. Abdülkadir Karahan, Siverekli büyük bir edebiyatçı. Çok kitabı var. Daha hayatta iken Urfa Valiliğine müracaat edip kitaplarını bağışlamak istiyor. Kütüphane için, şu anda kendi adını taşıyan cadde üzerinde Vali Konağının tam karşısındaki güzel bina yapılıyor. Devrin Vali Yardımcısı Hasan Duruer, kurucu müdür olarak beni görevlendirdi. Sene 1992. Orada işi bilen kütüphaneci bir arkadaş vardı. Ben de öğrendim sonra. Hocanın 7000 civarında çok kıymetli kitabını usulüne uygun bir şekilde tasnif edip numaralandırdık. Çok sayıda dergi de vardı. Onları da aynı şekilde tasnif edip raflara yerleştirdik. Çok büyük bir titizlikle çalıştık.

M. Sarmış: Ne kadar sürdü oradaki göreviniz?

M. Karakaş: Yaz tatili boyunca sürdü. Okullar açılınca dedim ki, artık ben okuluma döneyim. Zaten işimiz de bitmişti.

M. Sarmış: Artık emekliliğe gelebiliriz. Ne zaman emekli oldunuz? Ne kadar görev yaptınız?

M. Karakaş: Öğretmen ve idareci olarak toplam 25 yıl görev yaptım. 1995 yılının kasım ayında da emekliliğimi istedim.

M. Sarmış: O sırada yaşınız henüz 49-50 civarında. Bu kadar erken emekli olmanızın özel bir sebebi var mı?

M. Karakaş: Maddi sebeplerle diyelim. Son yıllarda Urfa Öğretmenevinin bitişiğindeki Öğretmenler Lojmanında kalıyorduk. Rahatımız iyi idi. Sonra kiraların ödenmesi konusunda bazı söylentiler çıktı. Şöyle olacak, böyle olacak filan. Canım sıkıldı. Emekli olmaya karar verdim. Emekli tazminatı ile de şu anda içinde bulunduğumuz kooperatif evini aldık. O günden beri de burada oturuyoruz. 27-28 yıl oldu.