Bu ülkenin kuruluşunda birçok kürt mebus da vardı. Mesela, Urfa'nın ilk mebusu Kürt ve Kobanili olan Berazi Aşiretinin Reisi Bozan Beg idi. Hilafetin kaldırılmasına fetva veren Erbilli Şeyh Saffet idi.

Çanakkale Savaşı'na Urfa'dan gidip gelmeyen yüzlerce şehit vardır. Suruç nüfus kütüğünde 63 Suruçlunun Çanakkale Savaşı'na gittiği ve geri dönmediği yazılıdır. İslam Alemi'nin bir çok yerlerinden mücahitler Çanakkale'ye gönüllü giderek savaşa iştirak etmişlerdir.

Savaştan sonra, Türkler ve Kürtler birlikte bu ülkeyi kurdular. Ne acı bir gerçektir ki, devletin gücünü eline geçirenler Kürtleri dışladı ve Ne mutlu Türküm diyene, Türkiye Türklerindir diyerek yola çıktı. Bu arada Kürtçe konuşmayı da yasakladı.

Malumunuz, Bakanlık yapmış rahmetli Şerafettin Elçi "Ben kürdüm" dediği için dört yıl iki aya mahkûm edilmiştir. Sanatçı Ahmet Kaya ben Kürtçe bazı parçaları okuyacağım dedi, adama çatal bıçak fırlattılar. Ahmet Kaya Avrupa'ya kaçtı ve orada vefat etti.

1980 Darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevine çocuklarını görmeye giden ve Türkçe bilmeyen insanlara Kürtçe konuşmayı yasakladılar ve bu insanlar çocuklarıyla konuşamadan geri döndüler.

Bu gün ülkemizde AK Parti döneminde bu yasakların birçoğu kalktı. Hendekler kazıl masaydı, Kürtlerle ilgili belki çok daha ileri hamleler yapılacaktı. Türkiye'nin siyasetçileri zaman zaman Avrupa'ya seslenerek Avrupa'da okuyan Türk çocuklarına ana dilde eğitim verilmesini talep ediyorlar, hiç kimse aksini iddia edemez, bu son derece yerinde ve haklı bir taleptir. Çünkü dilleri yaratan Allah'tır ve her dil Allah'ın birer ayetidir.

Bugün ülkemizde sayısını tam olarak bilmiyorum amma belki otuz milyondan fazla Kürt yaşamaktadır. Bunların çocuklarına da ana dilde eğitim verilmesi için, yürürlükte olan bir kanun vardır. Bir okulda on veli bir araya gelerek, çocuklarına Kürtçe öğretilmesi için talepte bulunabilirler.

Malumunuz bu ülkede yaşayan Kürtler bir azınlık değil, bu ülkenin asli unsurudur. Kürtçe televizyon radyolar yayın yaptı, gazete ve dergiler çıktı, bazılarının korktuğu gibi bu Ülke bölünmedi. Bu Ülkeye hiç bir zarar gelmedi. Bilakis Ülkenin birlik, beraberlik ve kardeşlik bağları daha da güçlü hale geldi.

Hükumet bu konuda eksik kalan kısımları tamamlamalıdır. Parlamento Kürtlerle ilgili üç kanun çıkarıp hayata geçirse, Ülke daha da güçlü hale gelir.

1-Ana dilde eğitim.

2-Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi.

3-Kenan Evren döneminde isimleri değiştirilen köylerin, eski isimlerinin geri verilmesi.

Her ne kadar bu gün yürürlükte olan ismi değiştirilmiş köylere eski isimlerinin verilmesiyle ilgili bir kanun var ise de, ancak köylüler sandıkta oy kullanarak köylerinin ismini değiştirebilirler.

İyi de hukuku yokuşa sürmeye hiç gerek yoktur, Kenan Evren seçim yapmadan bir kararname ile köylerin ismini nasıl değiştirdi ise, yine bir kararname ile bu köylerin eski isimleri verilebilir.

Artık bu münakaşaları bitirmenin zamanı çoktan gelmiştir. Kaybedecek zaman yoktur.

Birlik, beraberlik, kardeşlik adil ve mükemmel bir hukukla inşa edilir. Bunu yapmak hiçte zor değildir.

Haydi, kalın sağlıcakla.