Yazıya önce "Urfalıca Bir Gün" diye başlık koydum ama sonra vazgeçtim.

Bir öğretmenin en büyük mutluluklarından biri öğrencilerini büyümüş ve "büyük adam" olmuş görmektir. Sadece makamın büyüklüğünden değil, "adam"ın büyüklüğünden de söz ediyorum.

Ben bu mutluluğu çok yaşadım, yaşamaya devam ediyorum.

Genç öğretmenlerle toplantı, seminer, konferans, sohbet için bir araya geldiğim her seferinde onlara da bu mutluluğu yaşamaları için dua ederim.

Tevazu sınırlarını biraz zorlayacak ama meramımı anlatmam için başka çarem yok: Bu mutluluğu yaşamak için onu hak edecek şekilde iyi bir öğretmen olmak şart.

Dün benim için yine öyle bir gündü.

Bugünkü KPSS için ÖSYM temsilcisi olarak Ankara'dan gelen bir misafirim vardı. İlk görev yerim Yozgat Akdağmadeni İmam Hatip Lisesinden öğrencim Prof. Dr. Ali Osman Kurt. Aynı zamanda ASBÜ (Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi) rektör yardımcısı. Dinler Tarihi uzmanı. TYB Yönetim Kurulu üyesi.

Yanında aynı okul aynı bölümden Doç. Dr. Şevket Özcan.

Öğrencilik yıllarındaki efendi, saygılı Ali Osman, buna ilim sahibi olmanın vakarını da eklemiş bir hoş insan. Daha önce Ankara'ya gidişlerimde de görüşmüş, konuşmuştuk.

Önce Aynzeliha Çay Bahçesinde buluşup uzunca sohbet ettik, dertleştik. Ortak hatıramız da çok, derdimiz de...

Sonra Ali Osman'ın Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nden öğrencisi Sabiha Özlek Lisesi öğretmeni Mehmet Çiftçi de aramıza katıldı.

Onları biraz Aşağı Çarşı'da gezdirdim. Bazı yerleri de uzaktan veya önünden geçerek anlattım.

Urfa Kalesi, Dergah, Balıklıgöl, Hasan Padişah Camii, Narıncı Camii, Gümrük Hanı, Mençek Hanı, Kazaz Pazarı, Attar Pazarı ve o civardaki diğer çarşı ve pazarlar, Mevlevihane Camii, Haşimiye Meydanı, Arasa Hamamı, Selahaddin Eyyubi Camii, Kızıkoyun Nekropolü...

Pazar Camiinde de ikindiyi kıldık.

Ve onların sayesinde, onlara eşlik etmek için, pek yapmadığım bir şey yapıp "ciğer dürmüğü" yedim. Uzun yıllardır yememiştim. Güzeldi.

Sonra da nefis bir kadayıf ve üzeri dondurma.

Yazıma önce "Urfalıca Bir Gün" başlığı koymak istememin sebebi de buydu.

Urfalıyım, Urfa'da yaşıyorum ama kebapla, ciğerle pek alakam yok. Hele böyle dışarıda yeme alışkanlığım hiç yok.

Bu sayede hem yedim hem de yemek fotoğrafları paylaşıyorum.

Güzel bir gündü.

Sabah evde kızlar, torun, bostan, hasat işleri. Öğlenden sonra öğrenci, arkadaş, Eski Urfa'da kısa bir yürüyüş, ciğer, kadayıf, sohbet.

Akşam kızlar, damatlar ve torunla muhabbet.

Çok şükür!