M. Sarmış: İlkokuldan itibaren, ortaokulda, lisede sevdiğiniz, başarılı olduğunuz dersler hangileri?

F. Kürkçüoğlu: Aile yapımızdan olmalı. Daha ziyade biz üç kardeş, Nihat abim, Cihat abim ve bende resim merakı var. Yine beden eğitimi, iş bilgisi… Matematik fenden ziyade bu gibi dersleri seviyoruz. Kafamız onlara daha çok yatıyor. Resim derslerinde hocalarımız hayret ediyor. "Bu yaşta bu çocuk bu resmi nasıl yapar?" Abimi tanıdıkları için "Abin mi yaptı?" diye soruyorlar. Edebiyatı da gerçekten severdik. Ziya Güner Türkçe dersimize gelirdi. Aynı zamanda güzel yazı dersimize de gelirdi.
M. Sarmış: Ziya Güner, sonradan İmam Hatip Lisesi'nin müdürü olan mı?
F. Kürkçüoğlu: Evet, İmam Hatip'in ilk müdürü. Bir de müziğe düşkündük. Tarih coğrafya derslerimiz de iyiydi. Ama matematik, fizik, kimya gibi öbür derslerle aramız yoktu. Bizim Mustafa ve Sabri'nin de fen kafası daha iyiydi.

M. Sarmış: Artık delikanlılık yılları… O dönemde de çıraklık devam ediyor mu?

F. Kürkçüoğlu: Tatillerde devam ediyor. Ortaokulda üç yıl üst üste dayımın yanında kâtiplik yaptım. Hal pazarında komisyoncuydu. Sabah erkenden beş, beş buçuk gibi dükkânı açardık. Hamallar da gelirdi. Mallar gelirdi. O zaman dışardan bir şey gelmezdi. Çevre köylerde yetiştirilen ürünler gelirdi. Sebze Sırrın'dan gelirdi. Gölpiyar'dan gelirdi. Öğlen olunca iş biterdi.

M. Sarmış: Okul zamanları…

F. Kürkçüoğlu: O sırada ya babamızın yanına giderdik ya da evde ders çalışırdık. Lise yıllarındaki yaz tatillerinde ise eniştemizin buz fabrikası vardı; Hacıbanlar Buz Fabrikası… Akarbaşı'nda… Tabii sonradan oralar yıkıldı. Üç sene üst üste yaz tatillerinde orada çalıştım. Gece saat iki, iki buçukta, annem beni üzülerek kaldırırdı. "Hadi Fuat, hadi Fuat, kalk artık!" "Anne biraz daha yatayım…"

M. Sarmış: Niçin o kadar erken?
F. Kürkçüoğlu: Viranşehir'e, Akçakale'ye buz sevkiyatı için. Erkenden çekiyoruz ki erimesin. Urfa'nın sıcağı malum. Büyük bir oda var. Buzluktan çektiğimiz buzları önce oraya istif ediyorum. Tavana kadar. Belki beş altı yüz kalıp. Tak başımayım. Beni içeriye koyar, kapıyı da üzerime kilitlerlerdi. Eksi kaç derecede sabahlara kadar çalışırdım. Küçücük bir takası (pencere) vardı. Oradan o kadar buzu tek başıma dışarı verirdim. Güçlü kuvvetliydim tabii.
M. Sarmış: Sosyal medyada paylaştığınız fotoğraflardan biliyorum. O yıllarda spor da yapıyorsunuz. Bayramlara katılıyorsunuz. Müzik de var galiba… Okul zamanları da boş durmuyorsunuz.

F. Kürkçüoğlu: Tabii. Sosyal faaliyetlere çok düşkündüm. Lise de koromuz vardı. 19 Mayıs Bayramları çok görkemli geçerdi. İki yıl üst üste okulun kasa minder ekibinde çalıştım. Nihat abim başkanlığımızı yapardı. Şimdiki haline bakmayın, o zaman çok çevikti, spora çok meraklıydı, çok yetenekliydi.

M. Sarmış: Kendisiyle yaptığımız röportajdan dolayı biliyorum.

F. Kürkçüoğlu: O zaman Remzi Kara vardı, Osman İnci vardı. Şimdinin meşhur ressamları. Sınıf arkadaşı değil, devre arkadaşlarımızdı. Lisede müdürümüz Rahmetli Mustafa Bengisu'nun "Urfa İlinin Coğrafyası" diye bir kitabı vardır.

M. Sarmış: Ben de hatırlıyorum o kitabı.

F. Kürkçüoğlu: O kitapta yer alan resimleri biz yaptık. Resme yatkın olduğumuz için sınıftan izin alıp başka bir odada bize yaptırırdı. Faruk Erdoğan, Naci Mikar ve ben… Yeryüzü şekillerini filan hep biz çizdik. Rahmetlik kitapta isminizi de yazacağım dedi.

M. Sarmış: Yazdı mı?

F. Kürkçüoğlu: Yazmadı.

M. Sarmış: Ne zaman bitirdiniz liseyi?

F. Kürkçüoğlu: 1968-69 eğitim öğretim yılı sonunda bitirdik. Bu arada lise 1'de de bir yıl sınıfta kaldım. Şöyle bir bilgi de vermiş olayım. O zaman saçma bir sistem vardı. İki yıl sınıfta kalan ertesi yıl okuldan uzaklaştırılırdı; "tart" edilirdi. Öyle denirdi eskiden. Cihat abim orta 3'te böyle bir durumla karşılaşmıştı. Bir yıl ara verince lise 1'de aynı devreye gelmiş olduk. Fakat sınıflarımız ayrı idi. O yıl bu sefer ben kaldım, kendisi lise 2'ye geçti. O ara vermesi kendisini çok kamçılamıştı. Beklemede kaldığı yıl Tektek Dağlarında Zirai Mücadele'de çalıştı.

M. Sarmış: Orta 1'de ve lise 1'de iki defa kalmış oldunuz. Peki, liseden sonra?

F. Kürkçüoğlu: O zaman lise mezunlarını tabir caizse parmakla gösterirlerdi. Bankalarda, Tapu'da, Maliye'de, resmi dairelerde işe girmek çok kolaydı. Çoğu arkadaşımız onu tercih etti. Ben önce üniversiteye devam etmek istedim. İki yıl üst üste sınavlarına girdim, olmadı. Sonra normal memurluğu değil de öğretmenliği tercih ettim. O da o zaman kolaydı. Fark derslerini veriyorsun, sınıf öğretmeni oluyorsun.

M. Sarmış: Hangi okul?

F. Kürkçüoğlu: Kız İlk Öğretmen Okulu.

M. Sarmış: Neredeydi o okul?

F. Kürkçüoğlu: Sarayönü'nde, Asfalt Yol'un girişinde sağda, şimdi Harran Üniversitesine ait otoparkın olduğu yerde…

M. Sarmış: O fark dersleri ne idi?

F. Kürkçüoğlu: Eğitim psikolojisi, eğitim metotları gibi pedagojik dersler…

M. Sarmış: Peki nasıl verirdiniz o dersleri?

F. Kürkçüoğlu: Kitapları vardı, okuldan temin ederdik. Sonra da okula gidip sınava girerdik. Test değil, yazılı sınav. Sınavı verdikten sonra uygulama vardı; bizi okullara dağıtırlardı; bir çeşit staj yani. Ben Yavuz Selim İlkokuluna gitmiştim. Ha, bu arada o iki yılda da boş durmadım. Vekil öğretmenlik vardı o zaman. Öğretmen ihtiyacının olduğu okullarda lise mezunlarına görev verirlerdi. Beni Kamberiye'deki Şerif Özden İlkokuluna vermişlerdi.

M. Sarmış: Öyle mi? Hangi yıllarda idi? Çünkü ben orada öğrenci idim.

F. Kürkçüoğlu: 1969 olması lazım. Beşinci sınıfı vermişlerdi. Bitirmedim. Yılın sonuna doğru, sanıyorum mayıs ayında Mehmet Acar kadrolu öğretmen olarak geldi.

M. Sarmış: Mehmet Acar benim 2. sınıf öğretmenim.

F. Kürkçüoğlu: Benim de sınıf arkadaşım. O benden önce fark derslerini verdiği için daha önce asil öğretmen oldu. Tabii o gelince sınıfımı alıp ona verdiler. O da üzüldü biraz. "Kusura bakma." dedi. Babamızın çiftliği mi? Tabii ki kadrolusu gelince, vekil olan ayrılır. Mehmet Bey, yakın arkadaşımdır; şimdi de düzenli olarak görüşürüz.

M. Sarmış: Evet, geçen geldiğimde o da diğerleri ile beraber burada idi. Ne güzel!

F. Kürkçüoğlu: Oradan ayrılınca yeniden Milli Eğitim'e başvurdum. Bu sefer beni Yavuz Selim Okuluna verdiler. Stajı da orada yapmıştım. Bu sefer bir yıl vekil öğretmenlik yaptım. Zaten bir sonraki yıl da asil öğretmen olarak göreve başladım.