Tanzim satış hayatımıza nasıl girdi biliyor musunuz? Türk siyasi hayatına baktığımızda aslında yeni bir terim değildir. Bundan yıllar önce halkımız tanıştı ama yeni gençler bunu bilmezler, çünkü tanzim satışları doğuran nedenler uzun zamandır hayatımızdan çıkmıştı.

Urfa'mda öğretmenlik yaptığım sırada öğrencilerime tutumluluktan, yokluktan bahsederken: Okul servislerinin olmadığı, sarı saman kağıdından defterlerin kullanıldığı, ülkede insanların üretilen malların yokluğundan yağ, tüp, pirinç, et gibi temel gıda ürünlerini almak için kuyruklarda ömür tükettiğinden bahsedince bir öğrencim ayağa kalkarak:

- Hocam siz Kemal Sunal filmlerini çok seyrediyorsunuz bize bunun edebiyatını yapıyorsunuz deme lütfünde bulundu. O dönemi yaşayan 70'li yılların nesli olarak:

- Evet, gençler o filmleri çok seviyorum, anılarımın tazelenmesini sağlıyor. O günlerin gerçek olup olmadığını bir zahmet evinize gidince anne ve babalarınıza sorun. Elinizdeki imkanların kıymetini bilin. Biz bazılarınızın yaptığı gibi iki adım yere okul servisi ile gitmedik, ama iki mahalleyi yürüyerek gittik. Her ay bir ayakkabı değiştirmedik, liseye yamalı ayakkabı ile evet ayakkabı ile gittik. Bendeniz saat 12'de lise çıkışında hemen otobüse binerek Beşiktaş'a gider Et Balık Kurumunda et kuyruğuna, yarım kilo kıyma kuyruğuna girerdim. Hani o sizin annenizin yaptığı yemekte beğenmediği kıyma için en az dört saat kuyrukta beklerdik.

Çocukluğum ve gençliğim İstanbul'da geçmişti iyi hatırlarım o kuyrukları. Kim hatırlamaz ki. Bir kuyruk gördüğümüzde hemen sıraya girer hem de ne kuyruğu olduğunu sormadan. Çünkü bilirdik muhakkak piyasada olmayan bir ürünün satıldığını. Hemen eve tanıdıklar vasıtası ile haber salardık. Tabii, bitmeden alabilirsek.

Mahallemiz(Kağıthane Sultan Selim) ilk kez o sırada tanzim marketle tanıştı. Eğer öldüyse Allah rahmet eylesin dönemin CHP'li belediye başkanı Celal Altınay mahallede tanzim satış mağazası açtı. Evet, CHP'li belediye. Burada parti önemli değil bana göre hizmet anlayışıdır. Halkın derdine az da olsa derman oldu 12 Eylül darbesine kadar. Darbe ile askerin korkusu ile stokçuluk azaldı.

Rahmetli Özal döneminde yine aynı figürler ortaya çıktı. Fırsatçı fırsatçıdır. Bunun siyasi görüşü olmaz. ABD yeşilinin dünyanın her yerinde aynı olması gibi. Günümüz İzmir'in lağım gibi kokan denizi gibi o dönemde de İstanbul Haliç'in ağzı olan Karaköy ve Unkapanı kötü kokunun yanında bir de meyve -sebze tarlası gibiydi. Çünkü hal esnafı fiyat yükselsin diye malın bir bölümünü denize dökerek fiyatları istediği şekle çekiyordu. Hal daha sonra şehir dışına taşındı ve üreticilerin mal sattığı meyve-sebze tanzimleri açıldı. Piyasada ürünler ucuzladı. Fakat sadece üreticilerin yani köylünün veya kooperatiflerin satış yapacağı merkezler daha sonra onun bunun eline geçti. Tanıdık eş dost bu pazarları kaptı.

Gelelim günümüze. Halkımız uzun yıllar kuyruk görmedi. Gördüğü kuyruklar sadece lüks mağaza açılışları ve dağıtılan eşantiyonlar. Var mıydı gıda maddesi kuyrukları? Devlet ne zaman ki Hal Kanunu çıkaracağım, aracıları aradan çıkaracağım dedi fiyatları suni şekilde yükseltip devlete kafa tutmaya çalıştı hal esnafı. Bire aldıklarını sekize, ona satmaya çalıştılar. Beyler unutmayın devlet daima güçlüdür. Demir yumruğu ile sizi her şekilde ezer geçer. Akıllı olun.

Sadece hal esnafı değil büyük marketlerde aynı oyunun içinde. Sorun bakın büyük marketlere o sebzeyi meyveyi kaça almışlar. Utanmadan yalan söylüyorlar. Köylünün elindeki malı birkaç yıllık peşin para verip almıyorlar mı? Hatta köylerin ürettikleri malları peşin aldıklarını bilmiyor muyuz? Aynı düzen diğer ürünlerde de geçerli. Sen git yağ, pirinç, deterjan, un… fabrikasının 2-3 yıllık üretimini peşinen al, ondan sonra utanmadan kat kat pahalı halka sat. Devlet bu oyunu görmüyor mu? Ucuza kapat malı, ölü fiyata aldığın malı fahiş fiyatla sat. Var mı siz de utanma? Utanın be utanın. Hangi hükümet veya devlet bunu sizin yanınıza bırakır?

Dostlar ağır konuştum, dost doğru söyler ama dost acı söyler. Fırsatçılık denilen bu yezitlik tarihin her döneminde ve devletinde görülür. Allah bunlara fırsat vermesin. Allah fakir fukaraya acısın. Allah bunların oyunlarını bozsun. Unutmayın ki bunlara karşı çıkmanın partisi, purtisi olmaz. Önemli olan devletin ve milletin geleceğidir. Gün bunlara karşı devletin yanında olma dönemidir. Kuyrukların yanında çalgı çengi oynama dönemi değildir, halkın derdine derman olma zamanıdır. Hele hele 'Hükümet düşsün de nasıl düşerse düşsün' deyip göbek atma dönemi değildir. Aklımızı başımıza alma zamanıdır.

Allaha emanet olun, sağlıcakla kalın. Allah daima doğruların yanındadır.