Kendinden başka bir şeye ne kadar çok bağımlı olursan,
O kadar az mutlu olursun. Mutluluk kendine yetebilmektir.

Paulo Coelho

Böyle hisseder ve böyle geçirir tarihe hislerini Paulo Coelho. Çünkü birilerine bağlanmak mutluluğunu, hayatının gidişini birilerinin eline teslim etmektir. 'Al sen yönet beni, ben sensiz var olmayı sadece nefes olarak algılayan biriyim' demektir. Hepimiz bu yanılgıya düştük, düşmekteyiz de, kendini kendin olarak aynada görmemek çoğumuzun varoluşsal problemidir. Henüz bir canlı olarak dünyaya gönderilme aşamasında başladı bu bağımlılık.

Anne rahmine düştüğümüz ilk anda bağlılığımız belirdi; Anne karnında bekledik uzun yolculuğun başlamasını, doktorların ellerine düştük, bir ağlayışla aldık ciğerlerimize ilk havayı, havaya bağlı oldu yaşamımız, ellerinde olduğumuz doktora, her şeyden önce annemize. Memeye bağımlı oldu karnımızın tokluğu, bir biberon dolusu süte... Babamızın eve getirdiği sıcak ekmeğin huzur dolu kokusuna bağladık karın tokluğumuzu, güveni ve sevgiyi kardeşlerimizle aynı çikolatayı paylaşmakta bulduk.

İyimi yaptık, iyi yaptık. Ta ki ayrılıklar aramızda yosun tutmuş her sevdiğimizi bizden uzaklaştırana kadar. Anne rahminden ayrılık düştü, memeden ayrılık, anne kucağından ayrılık, baba evinden ayrılık, yarım çikolatanın azlığı uzaklaştırdı bizi kardeşlikten; kardeşlikten ayrılık düştü, insanlıktan ayrılık… Ne debelenip duruyorsun seni var eden bu ayrılıklar değil mi? Dedi, en güçsüz yerimizden bizi bin parçaya bölen hayat.

Kendin olmanın güç yanıyla karşılaştık. Bir şeylere ve birilerine bağlanmak; annene, babana, arkadaşına, gönül bağı kurduğuna veyahut tarihte adı geçen her hangi birine, seni her daim sonu gelmeyen bir boşluğa itekler. Ve sen çok sonra boşluktan kafanı kaldırıp dersin ki ' ben inanmıştım, bağlanırsam yaşarım sanmıştım. Geç oldu ama güç olmasın insanları öldürdüm, artık mutluluğu kendimde bulacağım.'

Geç de olmasın güç hiç olmasın, dört bir yanımız samimiyetsiz insanlarla doluyken neden hala sevgiyi, saygıyı ve güveni başkasında ararsın? Sen kendini sev, kendi kahveni kendin yap, kendi filmini kendin seç, kitabını kendin al, bir kendine kendin ol, başkasına hep yabancı kal.

Zira artık anne rahminde değiliz, artık bir kucağın sıcaklığı güven vermiyor bize. Çikolatalar eskisi kadar büyük değil artık. Zaman değişen her yeni devirde bizi daha güçlü ve 'tek' olmaya itekledi. Ve değişen yeni koşullar içerisinde güçlü kalmak da hayatta kalmakla paralel konumda yer almakta.

Vesselam güçlü bir insan olun; güçlü bir kadın, güçlü bir adam, güçlü bir kız çocuğu... Her şeyden önce kısılıp kaldığınız bu dünyada kimseden medet ummayın, kimseye bağlanmayan kişiler olarak kendinizi yetiştirin. Kimsenin sizde kapanmayan yaralar açmasına izin vermeyin. Bu vücudumuzda oluşan bir morluk, parmağınızın kesiği veyahut gönül kırgınlığı, her şey olabilir. Sizin için kalbinizi kıran her yara sizde geçmeyen birer iz bırakabilir ama buna izin vermeyin.

Kimi zaman karşı koyamayacağınız insanlar olacaktır. Sizde en büyük yarayı bırakan bu insanlar anneniz, babanız ya da çok sevdiğiniz başka kimseler olabilir ama asla buna izin vermeyen, bunu normalleştirmeyip zihninizde güçsüz ve çaresiz bir insan olma algısı yaratmayın.

Kendi benliğiniz çerçevesinde kendinize olan saygınızı ve sevginizi başkalarına olan hislerinizden her daim üstün tuttun.

Kendinizi sevmeniz ve güçlü bireyler olmanız temennisiyle.

Sağlıklı, sıhhatli ortamda sağlıkla kalın.