Yaklaşık 300 yıldır insanlığa dayatılan seküler yani dinsiz siyasetin insanlığı getirdiği nokta vicdan sahibi herkesin malumu…

Laiklik adı altında dinden yani ahlâki değerlerden arındırılan sonra da Makyavelist bir anlayışın üzerine inşa edilen bu siyaset tarzı, insanlığı adeta gücün ve güçlülerin eline teslim etti. Çıkar ve iktidar hırsıyla yanıp tutuşan şahıs ve zümrelerin, musta'zaf kitleler üzerinde hegemonya kurmasına imkân sağladı.

İktidara gelmek veya iktidarda kalmak için 'hedefe giden her yol mubahtır' mantığıyla insanlık, akıl almaz hilelerle aldatıldı. Bu hedefler için milyonlarca insan kurban edildi ve kurban edilmeye de devam ediliyor. İnsanlık teknik anlamda en zirve noktasına gelmiş olsa da ahlâkî anlamda en dip noktada olduğunu söylemek yanlış olmazsa gerek. İnsan hakları, adalet, özgürlük, demokrasi! gibi kavramların en fazla kullanıldığı ama bu kavramların, yine bu kavramları savunduğunu dile getirenler tarafından ayaklar altına alındığı garip bir zaman dilimi… Tepeden tırnağa mevcut seküler siyaseti amentü kabul ettiği halde; sonra da sırf oy devşirmek için mitinglerde dini söylemleri maske olarak kullanan siyasi anlayışın, bıraktığı tahribatın faturasının dine çıkarıldığı ve böylece insanların mevcut siyasete mahkum edildiği bir dönem…

Ahlâkın ve erdemin ortadan kaldırıldığı o günden bu güne dünya üzerinde; savaş, kan, gözyaşı, yalan, sömürü, işgal, açlık, göç ve ahlâksızlık adeta modern insanın kaderi oldu. Koca insanlık, demokrasi maskeli şahıs veya devlet diktatörlerinin esiri haline geldi. Kısacası; dinden ve ahlâktan arındırılıp insanlığa dünya cenneti vaad eden siyasetin bilançosu böyle…

Çıkara dayalı bu kirli siyasetin karanlığında umutsuzca bekleyen insanlığın kurtuluşu, ancak siyasetin bir daha özüne yani yine ahlâkî değerlere ve erdeme döndürülmesiyle mümkün olacaktır. Bu yapılmadığı sürece insanlık, tıpkı İsrailoğullarının Tih Çölünde avare avare gezmesi gibi mevcut dünya düzeni içinde zulüm görmeye devam edecektir.

Bundan dolayı bugün zulüm üzerine bina edilmiş küresel sistemin ve bu sistemin parçası yerel sistemlerin dışından; siyasetten ekonomiye, ahlâktan eğitime, insandan aileye, adaletten özgürlüğe yeni bir soluğa, yeni bir nefese, yeni bir bakışa, yeni bir söze ihtiyaç var.

İşte bu anlamda 2012 yılında kurulan HÜDA PAR bana göre; bu misyonun temsilcisi.

Parti programında insana, adalete, devlete, siyasete, eğitime, aileye, din ve vicdan hürriyetine getirdiği öneriler, ahlakî siyaset anlayışının manifesto niteliğinde…

Herkesin tabu haline getirip tartışmaya dahi korktuğu, Kemalist sistemin kırmızıçizgimiz dediği 100 yıllık tekçi ve inkârcı politikaları cesurca eleştirmesi ve sistem için bir parti olma kolaycılığına kaçmadan, bedel ödemeyi göze alıp sisteme entegre olmadan sisteme alternatif bir çizgi benimsemesi, erdemli siyaset adına geleceğe dair umut veriyor. Özellikle ülkenin adeta kangrenleşen Kürt meselesi konusunda; meseleyi siyasi bir rant kapısı olarak görmeyip ayağı yere basan gerçekçi çözüm önerileri sunması takdire şayan.

Evet, yukarıda siyasette yeni bir nefes olarak gördüğüm HÜDA PAR 10 yaşında. Geçtiğimiz gün Diyarbakır'da 10.yıldönümünü kutladı. Yoğun katılımlı programda yediden yetmişe herkese ve her kesime çok önemli mesajlar verildi. Gençlik, aile, kadın, Kürt meselesi gibi topluma dair çok önemli konulara değinilen programın tümünü burada veremeyiz ama HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun, mevcut siyasal sistemi eleştiren ve yeni ahlakî siyasetin kodlarını içinde barındıran mesajlarını sizinle paylaşmak isterim.

Ahlâkı ayak bağı gören makyavelist siyaset pratiğinden ve üsluptan müştekiyiz

"Siyasi rakiplerimize iftira etmeyiz. Parti içinde makam kavgası yapmayız. Kendi şahsi veya parti menfaatimizi, milletin menfaatinin üstünde görmeyiz. Hukuksuz kaldığı için bozulan kardeşliğin hukukunu yeniden tesis etmek; toplumsal barışı, sosyal adaleti, hakça paylaşmayı gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Ahlakı ayak bağı gören makyavelist siyaset pratiğinden ve mevcut siyasi üsluptan müştekiyiz. Dünya makamlarının geçici ve değersiz olduğunu bilir, asıl gaye için ancak birer vasıta olarak görürüz. Asıl gayemiz Rabbimizin rızasını kazanmaktır. Dünya makamları için gayrimeşru vasıtalar kullanmaya tenezzül etmeyiz…

Ahlaktan soyutlanmış siyasetin insana ve topluma hizmet etmesi mümkün değildir

İnanıyoruz ki siyaset ahlaklıysa insanidir, insana hizmet eder. Ahlaktan soyutlanmış siyasetin insana ve topluma hizmet etmesi mümkün değildir. Seküler ahlak, temelsiz bina gibidir. Din ile siyaset arasına kalın duvarlar örenler, siyaseti ahlaktan mahrum bıraktıklarının farkına varmalıdır. Dini siyasetin emrine verenler de insanları dinden soğuttuklarını görmelidir. Bezm-i Elest'te verdiği sözü unutanlar, insanlara verdikleri sözü de unutmaya daha yatkındır.

Sermayeyi her şeyin önüne koyan, şahsi menfaatleri putlaştıran, kapitalizme karşıyız

Sermayeyi her şeyin önüne koyan, şahsi menfaatleri putlaştıran, kapitalizme karşıyız. Ama özel mülkiyeti reddetmiyoruz ve sermayeye düşman değiliz. Kimsenin evinin içinin gözetlenmesini veya dinlenmesini istemiyoruz. Ama hayâsızca davranışların uluorta, parkta, durakta, sokakta sergilenmesine de razı değiliz. İnancımızı, düşüncemizi başkalarına dayatma hakkını kendimizde görmüyoruz. Ancak inancımızın gereklerini yerine getirmemize engel olunmasını da kabul etmiyoruz. Başka dinlere inananların da inancını yaşama, kendi din bilginlerini yetiştirme ve ibadetlerini yapma hakkının savunucularıyız.

Ayakları yere basmayan hayalciler değiliz. Uğrunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ideallerimiz vardır. Bu ideallerin gerçekleşeceğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Ve asla me'yus değiliz.

Bu anlamda HÜDA PAR'ın, ahlakî değerleri yitirmiş siyasi anlayışının tutsağı haline gelmiş insanlığın kurtuluşu için bir çığır açtığını düşünüyorum. Her ne kadar günümüz insanları mevcut siyasetin bin bir türlü hilesi sonucu olarak bu ahlakî siyasetin değerinin farkında olmazsa da öyle inanıyorum ki; bir gün insanlar bu yeni siyasi anlayışın tüm insanlık için ne kadar gerekli olduğunu anladıklarında fevc fevc bu siyasi anlayışın arkasında yer alacaklardır.