O ÇOCUKLARIN OYNAYACAKLARI OYUNLARI, YAŞAYACAKLARI BİR HAYATLARI VAR

Dağılmış lüle lüle saçları. Annesinin maniler eşliğinde taradığı saçları lüle lüle saçları dağılmış. Geçenlerde babasının aldığı terlikleri bir yana savrulmuş. Çocukluğunu doyasıya yaşayamadan hain ellerin attığı havan mermisi güvenli diye sığındıkları eve isabet etmiş, annesi, kardeşleri ve komşuları ile birlikte can vermiş bir kız çocuğu.

5 Gün önce Akçakale'ye düşen, bebek katili PKK terör örgütünün Suriye kolu YPG'lil teröristlerin attığı havan mermisi sonucunda 9 aylık Muhammed bebek ve 11 yaşındaki Elif kızımız akabinde beşi çocuk 18 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi beni 7 yıl önce Rejim güçlerinin havan saldırısına uğrayan Akçakale'ye götürdü.

7 Yıl önce, Gazeteden arkadaşım Murat ile birlikte girdiğimiz sokağın ortasına düşen havan mermisi aynı aileden dört kişi ile komşuları ile birlikte beş kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Bombamın düşmesi ile birlikte sokağın başındaki polis ve vatandaşlardan da yaralananlar oldu. O anda acizane ne yapacağını bilemez halde öyle ayakta kala kaldım. Ne fotoğraf çekebiliyorum ne de her hangi bir harekette bunabiliyorum. Olay yerine yetişen tecrübeli arkadaşlarımız fotoğraf makinalarının deklanşörüne asılırken nedense benim de fotoğraf çekmek sonradan aklıma geldi. Daha sonra tamamını sildiğim fotoğrafları çektikten sonra acılı babanın olay yerine gelip verdiği tepkiyi görünce baba olduğum hatırıma geldi. Baba olduğumu tüylerim diken diken oldu.

Ne fotoğraf, ne haber ne de başka bir şey. Haberciliği tamamen unuttum. Bir eve düşen bomba, yitirilen beş can. Eş, evlat, kardeş yeğen. Cani ellerin kıydığı beş can. Baba hangisine yansın, hangi şerefsize, hangi katile beddua okusun.

Olay yerine polis gelip bombanın düştüğü yeri çember altına alıp vatandaşları uzaklaştırdığı zaman bizde olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldık. Uzaklaşırken gözlerim bir çift minik terliğe takıldı. Hani kız çocuklarımızın ayakkabıdan daha çok sevdikleri bildiğimiz terlik. Her bir teki bir tarafa savrulmuş terlik tekleri..

Evet, değerli okuyucular; 7 yıl önce Rejim askerleri tarafından Akçakale'deki siviller hedef alınarak atılan iki havan mermisinden birisi güvenli bildikleri evlerinde oturan Timuçin ailesinin bulunduğu eve isabet etti. Komşu kadın ile birlikte Timuçin ailesinden dört kişi ile birlikte beş kişi hayatını kaybetti.

O günde askerimiz ile savaşmayı alamayan ve Suriye'de on binlerce çocuk başta olmak üzere yüzbinlerce sivili katledenler bizim vatandaşlarımızın canına yönelmişti.

Ve ilk defa Türk Ordusu'nun Fırtına obüsleri o havanları atanları hedef almış angajman kuralları gereği yaptığı atışlar neticesinde o canileri hak ettikleri yere, cehenneme göndermişti.
Ama ne çare, bizim beş canımız hayatını kaybetmişti.
Gece Akçakale'den dönüp haberimizi yaptıktan sonra ileriki günlerde fotoğraf olayın karelerinden artta kalan tüm fotoğrafları sildim. Ama maalesef zihnimden, yüreğimden silemedim.
Yıllar geçti ama bu güne kadar ne zaman bir çocuk terliği görsem, aklıma o olay gelir. Maalesef bilincimin altında o kadar bana tesir etmiş ki…

Biz muhabirler gazetecilik mesleğinin en keyifli ama bir o kadar da meşakkatli kısmını yüklenen emekçileriz. Etiket peşinde koşan, meslekle alakası olmayan salon gazetecilerinin aksine bir haberi yapmak için bin bir türlü zahmete gireriz. Gece, gündüz demeden haber uğruna kimi zaman dayak yeriz kimi zaman itilir kalkılırız. Ailemizi, çocuklarımızı hatta kendimizi bile ihmal ederiz.

Haberimizi yaparız, yorgunluğumuz gider.

Ama bir çok muhabir arkadaşımızın başına gelen bir durum var ki işte bunu pek fazla kimse bilmez. O da karşılaştığımız olaylardan kaptığımız duygusal travmalardır. Yıllar geçer o anılar silinmez.

Yüreğimize çentik atan şahitlikleri, hüzünler kimseye pek anlatamayız, yazamayız. Bazen gazeteci olarak yaşadığımız, şahit olduğumuz acıların dili yoktur, kaleme dökülemez.

Önce gazeteciyim sonra insan ya da önce insanım sonra gazeteci tartışmaları arasında kaynayıp giden adına ise mesleki travma dediğimiz bu olaylar kimi zaman bir ödül kazandırsa da aslında gazeteci o olayın izlerini bir ömür boyu ruhunda taşır.

İşte ; Benim de yüreğimde bir çentik açan olaylardan bir tanesini de yıllar önce Akçakale'de yaşadım.' Yüreğimi acıtan fotoğraflar' yazı dizisi kapsamında yazmayı planladığım bu hikayeyi daha sonra kaleme almak istiyordum ama eli kanlı terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olan YPG'li teröristlerin attığı havanlar yine başta çocuklar olmak üzere sivillerin canına kıydı ve bu olay maalesef bu hikayeyi şimdi yazmama vesile oldu.

Son olarak ta ; O canilere de söylenecek çok şey var ama ben sadece şunu söyleyeceğim; Caniler, çocuklara kıymayın. Onların oynayacakları oyunları, yaşayacakları bir hayatları var.