Malumunuz okullar açıldı yeni bir eğitim öğretim yılına giriş yaptık. Kiminin bitmesini dört gözle beklediği, kiminin doyamadığı tatil sona erdi. Milyonlarca çocuğumuz ve tabi ki annelerimiz uzun bir tatilden sonra tekrar yoğun bir tempoya bismillah dedi.

Okula başlayan evlatlarımızla birlikte bazı sosyal medya mecralarında üzülerek söylüyorum ki sözde mizah adı altında videolar çekilmeye başlandı. Çocuğu alelacele evden çıkarıp kapıyı suratlarına kapatan, okula gönderip ardından sevinçten göbek atan anneler…

Burada değinmek istediğim üç farklı nokta var: Birincisi evlatlarımız bizlerin yaşam sevinci, hatta hayatlarımız onların etrafında şekilleniyor da diyebiliriz. Tabiki her güzel şeyin zorluğu olduğu gibi çocuk büyütmenin de zorluğu var. Galiba biz annelerin son zamanlarda unuttuğu şey şükür etmek bence. Neye mi? Bazen evimizin dağınıklığına, duvarlarımız aki çizgilere, bazen kirlenen kıyafetlere, kulaklarımızda çınlayan seslere Neden mi? Var olmalarına, varlıklarına…

Bırakın dağınık kalsın eviniz, eğer çocuklu bir ev derli toplu, yerli yerindeyse asıl o zaman bir sorun vardır demektir. Tabi ki kimseye çocuklar istediklerini yapsın, sınırsız kuralsız yaşasın demiyorum ama kendinizi de evlatlarınızı da yıpratmayın istiyorum. Bizler anneyiz ama her şeyden önce insanız…

İkinci konu ise evlatlarımızı mizah konusu yapmak.. Belki çok gereksiz, ayrıntıcı gelecek çoğumuza göre ama değil işte. Kelimelerin gücünü kimse inkar edemez. Bizler bile şahsımıza dair yapılan ufak şakalara bir iki seferden sonra alınıp kırılabiliyorsak yavrularımızın içten içe alınmayacağının garantisi var mı acaba?

Diğer bahsetmek istediğim nokta da son yılların en büyük handikabı sosyal medya. Herkes gençlerin sosyal medya bağımlılığından bahsediyorken, bence asıl konuşulması gereken anne-babaların bağımlılıkları. Maalesef konu o kadar korkunç ki insanlar birkaç beğeni daha alabilmek için canlarımız dediği evlatlarını kullanmaya başladı. Bebeklerini korkutanlar, sigara -içki içirenler, dans videolarını plajdaki hallerini paylaşanlar daha sayamayacağımız kadar çok örnek. Peki, sanal dünya bu kadar kirliyken, kimin ne olduğu belli değilken bizlere emanet edilen masum varlıkların ne işi var amazon ormanlarından daha tehlikeli bir yerde. Yapacağınız ufacık bir araştırma, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlamanıza yeter aslında.

Günlük hayatta bırakın evinizi sokağınızdan geçemeyecek insanlar şimdi sosyal medya sayesinde evinizde, çocuğunuzun odasında, en mahreminizde ve en acısı da onunla yalnız. Ben kimseye paranoya yapın, korkarak yaşayın demiyorum ama lütfen ne olur evlatlarınızı televizyona, tablete, oyunlara emanet etmeyin. Biraz daha dikkatli, daha bilinçli olmamız gerekiyor.

Selam ve dua ile…