ANNEM DE BANA MAKARNA YAPACAK…

Makarna yerken sizin aklınıza bir şey gelir mi bilmem.

Hani o çocuklarımızın annelerini 'anne bu ne ya. Başka bir şey yok mu' diyerek yemekten saymadığı makarna.

Fukara ailelerimizin en temel yiyeceklerinden biri olan makarna..

Üniversite öğrencilerinin tek ve favori yiyeceği, bekar evlerinin olmazsa olmazı makarna.

Pahalı lokantaların, lüx İtalyan resturantlarının porsiyonunu fahiş fiyata sattığı makarna.

Makarna deyince sizin aklınıza ne gelir bilmem.

Ama benim aklıma annesi babası boşanmış kendisi kardeşi ile birlikte Devletin çocuk yurdunda kalan anne baba özlemi çeken ve annesinin yaptığı makarnaya özlem duyan o çocuk gelir.

Adı; Ahmet, Mehmet, Ayşe veya Fatma. Adı, yaşı cinsiyeti hiç önemli değil.

O, bir çocuk. Aklının ve yaşının ermediği bir yaşamışlığın mağduru. Annesi ve babasının geçimsizliğinin hiçte suçu olmadığı halde faturasını ödeyen bir çocuk.

Gittiği okulda bir iki kişinin dışında kimsenin durumunu bilmediği bir çocuk. Arkadaşları gülüp oynarken o genelde boynunu büküp bir kenarda onları seyreden bir çocuk.

Diğer arkadaşları babalarının aldığı oyuncakları, anneleri yaptıkları yemekleri anlatırken kendisinin boğazına bir şeyler düğümlenen bir çocuk.

Ve o çocuk minicik yaşına rağmen anne babasının ayrılması ve çocuk yurdunda kalması bir suçmuş, bir ayıpmış gibi hiç kimse ile paylaşmadı.

Ta ki, Bir gün arkadaşları yine kendi aralarında akşam okul çıkışı eve gittiğim zaman annem bana şu, bu yemeği yapana kadar. Kim bilir içindeki anne, baba hasreti ne kadar büyüdü ki ' Akşam annem de bana makarna yapacak'

Kimse dönüp bakmadı bile kendisine. Ne var ki ? Kendileri gibi o çocukta eve gidecek ve annesinin kendisi için yaptığı makarnadan yiyecek. Bu kadar basit bir şey.

Ama o makarnayı bir de o çocuğa sormak lazım.

İşte o çocuk bir gün bu sırrını, anne baba özlemini sınıfındaki en samimi arkadaşı ile paylaştı. Yemin ettirerek, o sırrın yükünü biraz olsa da paylaşarak.

Paylaştığı arkadaşı ise günlerce ve sonrasında her hatırladığında arkadaşının bu durumuna hep ağladı.

Sonrasında ise annesinin kendisi için öğlenleri makarna yapmasını istedi. Yemek kabına iki kişilik, üç kişilik makarna koyarak okula taşıdı.

Annesi, babası anlam veremedi uzun süre. Neden çocukları illa da makarna istiyordu.

Ta ki sınıf arkadaşının durumunu paylaşana kadar.

O günden sonra da anne eli değmiş yemekler gönderildi, taşındı okula kah üç kişilik kah 4 kişilik Allah ne verdiyse.

O çocuğun arkadaşı, o sırrın paylaşımcısı çocuk ta Sofraya her makarna geldiğin de gözleri dolarak o makarnayı yedi. Arkadaşının yerine de yedi. İştahla, afiyetle.

Modern hayatın getirdiği yozlaşmalar ve neticesinde giderek artan geçimsizlikler, boşanmalar evlerimizi, yuvalarımızı yıkmakta aile bireylerini bir yanlara fırlatmakta. Geçimi, idareyi, paylaşmayı bilmeyen anne babalar zorluklar karşısında birbirlerine destek olmak yerine çareyi boşanmakta, yollarını ayırmakta buluyor.

Para, çıkar merkezli, sevgiden merhametten, paylaşmaktan uzak yaşanan hayatlar evlilikleri de maalesef şirket haline getirdi.

Anlaşamıyoruz, o halde ayrılalım. Ayrılın, ayrılın da. İşin içersinde çocuk varsa!

Evlilğini, yaşamın mutluluğun en temel, en güzide meyvasi olan çocukları ne yapacaksınız?

Kimi ebeveynler çocukları almak için bir birine girereken maalesef bazı alilere de terk ediyor.

Ya devletin umuduna, ya da dede, nene, akraba umuduna.

İşte dostlar sizin aklınıza makarna yerken ne gelir bilmem?

Ama her makarna yediğim de benim aklıma o çocuk ve anne, baba özlemi ile ' Akşam annem de bana makarna yapacak' sözü gelir ve üzülürüm, içim acır.