Bireyin içinde olduğu evrende ve yaşadığı toplumda karşılaştığı sorun ve streslerin içinden kolayca çıkabilmesi için ya da problemlerini çözüp rahat, mutlu bir şekilde hayata tutunması için sanat kaçınılmaz bir uğraştır. Her insan mutlu olmak, hayattan zevk almak ve verimli olmak ister.

Bu nedenle mutluluğun yolunu arar. Çoğu zaman insanoğlu yaşadığı stresler karşında depresyona girmekte, içine kapanmakta, korku ve kaygılarla birlikte yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu hastalıklı süreç insana hayatı zehir eder, yaşadığı dünyada ızdırap ve azap çektiği görünür. İnsan bu sorunlarla nasıl baş edeceğini çoğu zaman bilemez.

Bazen karanlığa girmiş yolunu kaybetmiş nereye gideceğini nasıl gideceğini bilemez hale gelir. İnsanoğlu işte burada karanlığa ışık olarak görünen başta inanç ve duyguları doğrultusunda parıldayan sanatsal ve spor aktiviteleri ile sıkıntılardan arınarak hayata tutunur. Evet, her insan üretken ve yoğun duygularla yüklüdür. Duyguların da dile gelmesi, somutlaşması, yansıması sanatla olur. Bu da kimi zaman şiir, kimi zaman deneme-roman, kimi zaman da söylenen bir name yapılan bir tabloyla kendini gösterir. İç dünyamızın derinliklerinde farkında olmadan akan sanatsal duygular bu sergileme esnasında hayatı daha da yaşanılabilir kılar. Bu şekilde mutlu olan insanoğlu yaşamdan haz alır, özgüveni gelir ve stresten, kaygıdan, korkudan, bunalımdan uzaklaşmış olur. Evet, mutluluğun adıdır sanat. İnançla ortaya çıkan, güven ve cesaretle yol göstermenin, dik durmanın, ilerleyip yarınlara umut saçmanın adıdır bir nevi sanat dediğimiz şey. Sanatla iç içe olan toplumlarda eğitim ve kültür düzeyinin yüksek olduğunu toplumun ilerlediğini görürüz.

Ama altını çizerek belirtmekten çekinmememiz gereken bir şey var. Gerçek mutluluğu veren hazzı yaşatan sanatın içinde sanatla beraber farkında olmamız gereken şey, kabiliyetleri hayata döndüren ilahi güçtür. İşte sanatçı bu gücün kendisine ait değil de yaratıcısı tarafından ona yansıtıldığı ve ona ikram edildiğini bildiği taktirde mutlu edildiğini fark eder.

Bunu gören ve kabul eden sanatçı yaptığı yapıtlar karşısında hem mutlu hem de topluma ayna olur. Kendisi ile barışık, ne yaptığını neye hizmet ettiğini bilen sanatçı her zaman verimli ve toplumu döndüren toplumun bir adım önünde ilerleyen kişidir. Evet tarih boyunca sanat aracılığıyla çıkmaza girmiş ruhi bunalımda olan insanların, bu güçlü silah ile moral ve motivasyonlarının yükseldiği psikolojilerinin düzeldiği ruhsal bunalımlardan kurtulduğunu görürüz.

Su terapisi, ney sesi, suda şekillenen ebrular, tuvaldeki rengarenk boyalar, yoğrulmuş hamurlarla şekillerin açılması ve yapılması, duvarlara nakşedilen desenler, camilerin içini süsleyen hatlar, pencerelerdeki vitraylar, dantela gibi oyulmuş sütunlar, kemerler bunların somut birer örnekleridir. Yürekten ve derinden okunan nağmeler kulaklarımızın pasını siler kalbimizi titretir, yüzümüzü güldürür. İşte sanat birey ve topluma huzur, mutluluk getirir.

Bugün sanattan uzaklaşan maneviyattan kopuk olan üretkenliğini kaybeden toplumlar ve bireyler bunalıma girmiş mutluluğu ve hazzı yanlış ortamlarda ve yanlış adreslerde aramaktadır. Bu tür insanların ve toplumların sonu bunalım, intihar ve ölümdür. İşte sanatçı ve sanat eseri bu karanlık tabloları tersine çevirip yaşama tutunmak, üretmek, üretim ile beraber kazanmak, özgüvenini toparlamak, mutlu olmak, mutlu etmek ve yarınlara yatırım yapmak amacıyla yol alır gider. Sanat adamı sanatla iç içe olan, sanatı hayatında yaşayan ve yaşatan kişilerdir. Bir anlamada halkın duygu dilidir

Bu tür insanlar toplumda düşünülmeyen şeyleri düşünür, hassasiyetleri ile her türlü ayrıntıyı fark eder ve sürekli yapıcı ve üretken bir kişiliğe sahiptir. Sanatın insana, topluma mutluluk getirebilmesi için toplumun da sanatı sahiplenmesi, toplum bireylerinin sanat eserleri ile uğraşması ve eserler ortaya koyması gerekmektedir. Sanat yolunuz açık, mutluluklar hepimizin olsun. En mükemmel eserlere imzamız olsun.

Saygı ve sevgilerimle...